Yüksel Ercan

Bir koyup üç almak

02 Ağustos 1990 – 28 Şubat 1991 tarihleri arasında yapılan birinci körfez savaşında Turgut Özal o dönem izlediği politikayı her zamanki gibi özlü bir sözle anlatmıştı, "Bir koyup üç alacağız".

Yeni Osmanlıcılık diye bilinen stratejik düşünce akımı işte özetle bu bir koyup üç alma fikrine dayanıyor, Özal’ın Musul ve Kerkük’ü Türkiye sınırlarına katma hayalleri kendisinin başkanlık rejimine giden yolları döşeyen taşlar olarak tarihe geçiyordu.

O günlerden yani birinci körfez savaşının bittiği 1991 yılının üzerinden 33 yıl geçti, geçen bu 33 yıllık zaman dilimi içerisinde iktidar sahipleri sürekli 82 plaka Kerkük 83 plaka Musul nakaratını söyleyerek iktidarlarını sürdürdüler.

O savaştan sonra bilindiği gibi Irak üç parçaya bölündü. İstenilen ve savunulanın aksine bırakın bir koyup üç almayı o bölgede yıllar sonra meydana gelen çatışmalar dolayısı ile ülkelerinden kaçan bir rivayete göre sekiz milyon bir rivayete göre 14 milyon sığınmacıya ev sahipliği yapmak zorunda kaldık.

Geçtiğimiz hafta sonu itibarı ile Suriye’deki rejim yerle yeksan oldu, Baba Esad’tan göz doktoru oğul Esad’a kadar uzanan süreçte rejimi, dolayısı ile koltuğunu korumayı başaramayan yönetim çareyi tası tarağı toplayıp Suriye dışına kaçmakta buldu.

Suriye’de rejimin değişmesi ile tamamlanan süreç yine bir grup tarafından “82 Kerkük, 83 Musul 84 Şam” diye kamuoyu yapmaya yaparken de “Türkiye Suriye’yi aldı yıllardır süren savaş dolayısı ile harap olan Suriye içerisindeki inşaatları biz yapacağız, Yolların asfaltını biz dökeceğiz, yeni bir inşaat alanı bulup Türkiye’ye döviz kazandıracağız” söylemlerinde bulunmaya başladılar.

Ortadoğu’nun nasıl bir cehennem nasıl bir bataklık olduğundan habersiz vatandaşlarımızın çok büyük bir çoğunluğu bilinen medya kuruluşları üzerinden “o bölge geçmişte Osmanlı İmparatorluğu dolayısı ile zaten bizimdi, şimdi biz yarım işi tamamlayarak yine o şanlı günlerimize geri döneceğiz” fikrinde karar kılıyorlar.

Birinci ve ikinci dünya savaşı bilindiği gibi büyük kütlelerden kopmuş devletlerden arta kalan toprakları daha da fazlalaştırmak fikri üzerine kurulmuştu.

Ancak devam eden günlerde ülke sınırlarını daha da büyütmek yerine var olan toprakları muhafaza etme fikri daha da ağır basınca son derece büyük iki savaştan çıkan ülkeler en azından kendi topraklarımızı muhafaza etmemiz lazım diyerek mevcudu muhafaza etmeye çalıştılar.

Türkiye Cumhuriyetini kuran irade işte o dönemde savaşın dışında kalma gerçeğini asla unutmadan etrafımızdaki kan gölüne rağmen Türkiye’yi savaşın dışında tutmayı hatta o dönemde Hatay’ı Türk topraklarına katma başarısını gösterdiler.

Suriye’nin içerisinde bulunduğu durum aslında bizim anlatmak istediklerimizi tam olarak yansıtıyor. Şu sıra özellikle Ortadoğu coğrafyasındaki ülkeler can havli ile topraklarını muhafaza etmenin mücadelesini veriyorlar.

Irak topraklarını dolayısı ile sınırlarını muhafaza edemedi.

Şu sıra Suriye toprakları da 3 ya da 4 bölgeye ayrılacak gibi duruyor.

Arkasından hücum edilecek ve bölünmeye çalışılacak ülke İran..

Sonrasında olacaklardan Allah Türk milletini korusun.

Bırakın söylemeyi düşünmek bile kötü.