Bugün olup biteni en iyi özetleyebilecek davranışlardanbiri hiç şüphesiz idare-i maslahatçılıktır.
Bu durum halk dilinde seslendirilen “Ne şiş yansın, ne kebap” sözü ile anlam açısından benzerlikler taşır.
Bu gibi kişilerin, günü kurtarmak, durumu idare etmek, bazı şeyleri yapıyormuş gibi yapıp hiç bir şey yapmamak, kendisini fazla uyanık hatta cin gibi olduğunu düşünüp aynı şapkadan birkaç tavşan çıkarmak temel karakterleri arasında görülür.
Ülkemiz, milletimiz, vatanımız 15 Temmuz gecesi, kökü dışarda bir üst akıl tarafından planlanmış, yerli gözüken taşeron terör örgütleri tarafından icra edilmiş bir kanlı kalkışmayla baş başa bırakılmıştır.
Bu aziz millet Başkomutanından aldığı emirle göğsünü tanklara, uçaklardan atılan bombalara, silahlardan çıkan kurşunlara siper etmiştir.
O gece bütün dünya en hain bir darbe teşebbüsüne şahit olduğu gibi, dünya tarihinde ender görülebilecek bir kahramanlık destanıyla tanışmıştır.
Bu hain darbe teşebbüsünde bulunanlara, vatanına, milletine ihanet edenlere karşı Başkomutanımız, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, devlet –millet el ele vererek mücadele ederken, bu idare-i maslahatçılar bir şeyler yapıyormuş gibi davranıp, aslında hiçbir şey yapmayıp toplumun hissiyatını okşayacak nutuklarla işi atlatma peşindeler.
Siyaset ve ticaretten palazlanan, sırtını ona dayamış, asıl gözeyi bulandıranları, suyu kirletenleri büyük bir ustalıkla üstünü örtmeye çalışıp, bulanık suyu, kirli suyu temiz diye yudumlayan, nispeten zayıf ve güçsüz halkayı cezalandırma yolunu seçiyorlar.
Bu durum aynı zamanda suçüstü yakalanmanın verdiği psikolojik savunma sisteminin stratejik adımları olsa gerek.
Bu durum halk dilinde seslendirilen “Ne şiş yansın, ne kebap” sözü ile anlam açısından benzerlikler taşır.
Bu gibi kişilerin, günü kurtarmak, durumu idare etmek, bazı şeyleri yapıyormuş gibi yapıp hiç bir şey yapmamak, kendisini fazla uyanık hatta cin gibi olduğunu düşünüp aynı şapkadan birkaç tavşan çıkarmak temel karakterleri arasında görülür.
Ülkemiz, milletimiz, vatanımız 15 Temmuz gecesi, kökü dışarda bir üst akıl tarafından planlanmış, yerli gözüken taşeron terör örgütleri tarafından icra edilmiş bir kanlı kalkışmayla baş başa bırakılmıştır.
Bu aziz millet Başkomutanından aldığı emirle göğsünü tanklara, uçaklardan atılan bombalara, silahlardan çıkan kurşunlara siper etmiştir.
O gece bütün dünya en hain bir darbe teşebbüsüne şahit olduğu gibi, dünya tarihinde ender görülebilecek bir kahramanlık destanıyla tanışmıştır.
Bu hain darbe teşebbüsünde bulunanlara, vatanına, milletine ihanet edenlere karşı Başkomutanımız, Cumhurbaşkanımızın önderliğinde, devlet –millet el ele vererek mücadele ederken, bu idare-i maslahatçılar bir şeyler yapıyormuş gibi davranıp, aslında hiçbir şey yapmayıp toplumun hissiyatını okşayacak nutuklarla işi atlatma peşindeler.
Siyaset ve ticaretten palazlanan, sırtını ona dayamış, asıl gözeyi bulandıranları, suyu kirletenleri büyük bir ustalıkla üstünü örtmeye çalışıp, bulanık suyu, kirli suyu temiz diye yudumlayan, nispeten zayıf ve güçsüz halkayı cezalandırma yolunu seçiyorlar.
Bu durum aynı zamanda suçüstü yakalanmanın verdiği psikolojik savunma sisteminin stratejik adımları olsa gerek.
İşin aslında en acıklı tarafı da, ne yazık ki bu işin iç yüzünü çok iyi bilen kişilerin bazıları kişisel çıkarları nedeniyle, bazılarıbunların şerrinden korunmak için, bazıları ise” neme lazım” diyerek bu idare-i maslahatçıların günü ve kendini kurtarma uyanıklıklarını görmezden, duymazdan ve bilmezden geliyorlar.
Bizler; bir şeyleri kökten değiştirip, ülkemiz için, geleceğimiz için ideal olanı gerçekleştirmek için, gözlerimiz varsa görelim, kulaklarımız varsa işitelim, hakkı tutup kaldıralım. Kimsenin hak ve hukukunu çiğnemeden, içimizde varsa kripto vatan hainleri makamları ve güçleri ne olursa olsun ortaya çıkaralım.
Dün vatan hainlerinin türkülerini dillerinden düşürmeyenlerin bugün beddua seanslarına herkesten daha çok çıkmalarına kanmayalım.
Son üç yıldır Sayın Cumhurbaşkanımızın bu paralel çete mensuplarıyla ilgili uyarılarına karşı duyarsız kalan bu idare-i maslahatçılara toplum olarak "dur" diyelim.
Dün vatan hainlerinin türkülerini dillerinden düşürmeyenlerin bugün beddua seanslarına herkesten daha çok çıkmalarına kanmayalım.
Son üç yıldır Sayın Cumhurbaşkanımızın bu paralel çete mensuplarıyla ilgili uyarılarına karşı duyarsız kalan bu idare-i maslahatçılara toplum olarak "dur" diyelim.