Dilovası, organize sanayisi ve buna bağlı olarak hava kirliliği algısı ile ön planda bir ilçe. Daha yeni, bir TRT dizinde maalesef bu konu üzerinden espri yapılmaya çalışıldı. Yerel gazetelerde; dizi yapımcılarından ve yetkililerinden özür beklendiğine dair haberler yayınlandı.
Bu söylentiler ister doğru olsun, ister yalan; gerçek olan şey algıdır. Yani; Dilovası’nda gerçekte (bilimsel verileri bilmiyorum) hava pırıl pırıl da olsa, buradaki kanser istatistikleri aslında ülke ortalamasının altında bile olsa, maalesef Dilovası için algı bu şekilde değil.
Ben de şahsen İstanbul’da birçok arkadaşımla sohbet ederken, Dilovası’nı soruyorum. Nasıl bir yer sence? Aklına ilk ne geliyor? Cevap aşağı yukarı aynı; Dilovası gri renkli bir yer, hava kirliliği hat safhada ve kanser vakaları çok olan bir bölge, araçla buradan geçerken dış havalandırmayı kapatıp, hızımızı arttırıyoruz, bir an önce bu bölgeyi geçmek istiyoruz.
Siz istediğiniz kadar böyle değil diye söylenin. Algı maalesef bu. Dolayısı ile gerçek olan da bu.
Yapılacak en önemli şey; olumsuz olan bu algıyı bir an önce değiştirmenin yolunu bulmak. Nasıl yapılacaksa yapılacak, uzmanlardan yardım alınacaksa alınacak, bu algı değiştirilecek. Ya da bu şekilde söyleyenlere kızmayacağız. Bitti.
Eğer fabrikaları şehirden taşıyamıyorsak (ki taşıyamıyoruz), evleri başka bir bölgeye götüremiyorsak (ki kısa zamanda böyle bir şey çok zor), algı değişikliği için çaba sarf etmeliyiz. Bu konuda Belediye Başkanımız, iletişim uzmanlardan yardım almalı bence.
Şehir Markalaştırma konusunda araştırma yapan biri olarak, ben şunları yapardım:
1. Önce en kolayından başlar, ilçenin gri rengini değiştirirdim. Sanayi firmaları içinde birkaç boya firması var, hem de ülkenin en önde gelen firmalarından. Bu firmaların CEO’ları ile görüşürüz, boya desteği vermelerini isterdim. Her renkten boya. Yeşili, pembesi, kırmızısı, moru fark etmeksizin. Ellerinde kalan, satılamayanlardan da olsa olur.
2. Belediye kontrolünde, tüm konutların dış cephesinin boyanmasını sağlardım. Her ev farklı bir renkte! Avrupa’daki gibi. Rengarenk. Düşünsenize, gündüz vakti ana yoldan arabanızla veya otobüsle geçiyorsunuz! Her yer gökkuşağı gibi. Ne kadar güzel. Sabiha Gökçen’den kalkan uçaklar da havadan görebilir bu renkli ilçeyi.
3. Peki gece ne olacak? Karanıkta evler görünmez ki! Çok basit; yine ilçedeki ampul firmalarıyla görüşüp sokakların aydınlatılması için renkli ampullerden isterdim. Sokak sokak tüm ilçe, geceleri de rengarenk. Havadan, denizden veya karadan ne kadar da hoş görünürdü. İnsanlar hızlarını azaltarak geçerlerdi ilçeden.
4. Sonra; Uluslararası Dilovası Müzik Festivali düzenler, bunu her yıl yaz aylarında geleneksel olarak uygulardım ve tanıtımı için bütçe ayırırdım. Valilik, bakanlık bunun için destek verir bence. Aşağıda, fabrikaların olduğu bölgede geniş bir yer tespit edip, orayı konser alanına uygun hale getirirdim.
1 hafta boyunca geceleri, rengarenk Dilovası evleri ve sokakları altında birçok ülkeden müzik gruplarının yer aldığı inanılmaz bir konser festivali yapar, bırakınız ülkemizi, dünyanın tüm ilgisini buraya çevirirdim. Elde edilen tüm geliri de Dilovası çocuklarına harcardım. Festivalde çalışacak kişileri de mümkün olduğunca bu bölge insanı tarafından değerlendirirdim. Festival alanındaki ufak işletmeleri de Dilovalı kadınlara verirdim. Onlar çayını kahvesini, tatlısını sunsunlar. Para kazansınlar.
5. Bu arada; hava kirliliği, kanser hastalıkları konusunda uzman kurumlara araştırma yaptırır, gerçekten de çıkan rakamların ülke ortalamasından yüksek olmadığını, herhangi bir ilçede de bu kadar olduğunu gösteren bulguları (tabi böyleyse), bangır bangır duyurur, bunu ulusal basın ve televizyonlardan yayınlatırdım.
Kısacası; Dilovası için algıya oynardım. Aklıma geldikçe buradan yazarım. Benim ilk etapta düşündüklerim bunlar. Hamza Şayir Başkanım, eğer bir iletişim komitesi kuracaksa ben gönüllü olarak, seve seve bu komitede yer almak isterim.
Gebze, Darıca, Dilovası ve Çayırova; Ekmek yediğimiz, yani doyduğumuz yer. Ne gerekiyorsa, taşın altına elimizi koymak gerekir! Bu bölgede yaşayanlar, buraların gelişimi için fikirlerini söylesin, uygun bulunanlar değerlendirmeye alınsın. Kötülemeyle bu iş yürümüyor.
Şimdilik sağlıcakla kalın.