Bugün yeni yılın ilk günü, dün gece parası olan Yeni yılı yurt dışında karşılamak isteyenler daha önce yaptırdıkları rezervasyon icabı Türkiye’den ayrıldı, Yurt dışında program yapamayanlar yurt içerisinde bulabildikleri tatil yerlerine ulaştılar, bu iki grubun dışında kalan başka bir kesim her yıl olduğu gibi bu yılda “Mekke’nin kurtuluşu” etkinliği düzenleyerek yılbaşına farklı bir pencereden baktılar.

İçerisinde bizimde bulunduğumuz çok büyük bir çoğunlukta her zaman olduğu gibi “Şimdi Yeni yıl dolayısı ile evden dışarıya çıksak, yollar kalabalık, aile yapısı herhangi bir eğlence mekanına gidip vur patlasın çal oynasın içip oynamaya müsait değil, üstüne üstlük birde yılbaşı dolayısı ile güvenlik güçlerinin adım başı yaptıkları uygulama var, bütün bunlarla uğraşacağımıza doğalgazın derecesini biraz daha yükseltip televizyonun karşısında uykuya dalmak en iyisi” diyerek Eski yıla “güle güle” yeni yıla “Merhaba” diyerek hayatına devam eden bir kitle var.

Ancak hepimiz meselenin bu kadar basit bu kadarda yolunda gitmediğini çok iyi biliyoruz, yıllar yılı bu millet içerisinde bulunduğu yılı nasıl uğurlayıp yeni yılı hangi şartlarda karşılayacağından çok gözü kulağı haber kanallarında “Yeni yılda iğneden ipliğe yapılacak zam oranını” bekleyerek geçirmenin sıkıntısını yaşıyor.

12 Eylül 1980 öncesinde Televizyonların siyah-beyaz olduğu ve yılbaşı dolayısı ile İbrahim Tatlıses’e, Ferdi Tayfur’a, Orhan Gencebay’a, Rahmetli Müslüm Gürses’e ama bunlardan daha da önemlisi Nesrin Topkapı’ya Televizyonlara çıkma izni verildiği vatandaşında “Nesrin Topkapı göbeğini dakikada kaç kez çeviriyor.?” diye pür dikkat televizyon ekranlarına odaklandığı anların sabahında “Tüpgaz-Şeker-Benzin-un-yağ-Motorin” başta olmak üzere halkın temel ihtiyaç maddelerinin tamamına zam yapıldığı haberi aradan geçen  nerede ise kırk yıl boyunca hiç değişmedi, bundan sonra da değişecek gibi görünmüyor.

Bu sabah daha doğrusu gece yarısından itibaren vatandaşın bir kısmı eğlence mekanlarında yeni yılı kutlayanlarda ,Mekke’nin fethi dolayısı ile alternatif kutlama yapan kesimde yıllardır anamızı ağlatan bu zam furyasından kendisini bir türlü kurtaramıyor, Memleketi idare edenler “bu inançlı, bu inancız, bu bizim partiden şu bizim partiye karşı” demeden kabul etmek gerekir ki “Allah için hiçbir ayırım yapmadan” okkalı zamları vatandaşın sırtına sarıp duruyorlar.

Zaman zaman yurt dışına çıkıyor Avrupa Ülkelerini dolaşıyoruz, Gazeteci merakı ile o ülkelerde yaşayan insanların hayat standartlarını öğrenmeye çalışıyor, “Enflasyon, Döviz kuru, Dolar-Euro paritesi, maaş zammı, asgari Ücret” gibi konuları sorduğumuzda Avrupalı insanların yüzümüze bakıp” Ne soruyorsun biz burada anlatmaya çalıştığın olayları bilmeyiz zira burada Türkiye’deki gibi Enflasyon olmaz, dolar yada diğer paralarda bir oynama olmaz, bizde hayatımızı dolar-euro yada diğer para birimlerine göre ayarlamayız” diyerek bizi hayretler içerisinde bırakıyorlar.

Dikkat edin son 3-4 gündür Türkiye’de asgari ücret konusu tartışılıyor, kendisini hükümete yakın gören kitleler Parti yöneticilerinin de yönlendirmesi ile Hükümet tarafından tayin edilen Asgari ücretin son 40 yılda verilen en iyi asgari ücret olduğunu ölümüne savunurken, hükümete karşı olan grupta açıklanan Asgari ücretin hiç kimsenin derdine derman olmayacağını her platformda seslendirmekten geri durmuyor.

Taraflar ister haklı isterse haksız olsunlar, Türkiye’de vatandaşın hayatını kolaylaştıracak markaları, Teknolojik ürünleri ve ihraç ettiğin de ülkeye çok fazla döviz kazandıracak mamülleri olmadığı için sürekli yükselen cari açığı ve bir türlü denkleştirilmeyen bütçeye katkı olsun diye en kolay yola başvuruluyor vatandaşın kullanmaktan kaçamayacağı tüm temel ürünlere zam üstüne zam yapılıyor.

İran bize göre daha kapalı kutu bir ülke ancak İran’da hükümetin yaptığı zamlara karşı vatandaşlar sokağa dökülüp gösteri yapıyor en azından hükümetin bundan sonra alacağı kararlar ile ilgili olarak daha ölçülü davranmasını sağlıyorlar, İran’da zamlara karşı gösteri yapan insanlar “İktidarda benim oy verdiğim hükümet var, sokağa çıkmayayım, protesto yapmayayım” şeklinde düşünmüyor zira yukarıda da belirtiğimiz zaman zamlar partili partisiz ülkede yaşayan herkesin sofrasındaki ekmeğin küçülmesine, üç tabak olan yemeğin iki tabağa düşmesine sebep olacağını çok iyi biliyor.

Bu yaştan sonra bizim yani Türk milletinin hayatının kolaylaşacağı ile ilgili işin doğrusu umudumuz kalmadı, 12 Eylül 1980 ihtilali sonrasında dikkat edin Türkiye’deki hemen her siyasi fikrin temsilcileri iyi kötü iktidara geldi, kimisi çok kaldı kimisi az kaldı, ancak aradan geçen 38 yıllık süre içerisinde vatandaşın yüzünü güldürecek adımlar atılmadı, gelen tüm yönetimler fedakarlığı kendilerinden değil sürekli vatandaştan bekledi.

Vatandaşta artık bu duruma şerbetli olduğundan olsa gerek kim ne yaparsa yapsın bitkisel hayata girmiş gibi sesini soluğunu kesti “her siyasi fikir iktidara geldi, bizim durumumuz iyileşmedi” diye düşünüp kendisini yılgınlığa verdi,  İş bulabildiği takdirde maaşını asgari ücretle alabilen belli bir kesimde trilyonlarca haksız kazanç sağlayanları ya “çalıyor ama yapıyor” yada “Olmaz böyle şey bahsedilen kişi Müslüman insan yolsuzluk yapmaz” diyerek her önüne gelen ile tartışıp kendisini haklı çıkarmanın yoluna gitti.

Bugünlerde elinize kalemi kağıdı alın, kullanmadan edemeyeceğimiz Temel ihtiyaç maddelerinin hangilerine ne kadar zam geldi, hesaplayın sonrada elimizdeki akıllı cep telefonlarından “Yeni yılda herşey istediğiniz gibi olsun” mesajlarını gönderin.

Sanki hepimiz yeni yılda yeni zam istiyormuşuz gibi.