Bundan yaklaşık 15 gün önce Hatay’da karşılaşmasaydık inanın İYİ Parti Grup Başkan Vekili Lütfü Türkkan’ı en son ne zaman gördüğümüzü, gördükten sonra da merhaba dediğimizi hatırlamayacaktık bile. Türkkan ile milletvekili olduğu 2011 yılı itibarı ile tesadüf bile olsa karşı karşıya gelmemiş olmamız siyaseti bırakın, bir gazeteci olarak bizim için tam bir kara mizah örneği olsa gerek.
Türkkan bilindiği gibi MHP’den Kocaeli milletvekili seçildi. Sonrasında MHP’den ayrılıp İYİ Parti'yi kuran Meral Akşener ile birlikte siyaset yapmaya başladı. 2018 yılında yapılan seçimde Meral Akşener Cumhurbaşkanlığı adaylığı için yollara düşüp milletvekili olamayınca, Kocaeli’den seçilen Lütfü Türkkan, İYİ Parti'nin TBMM’deki Grup Başkan Vekili oldu.
Yazımızın başında da belirttiğimiz gibi biz nerede ise 10 yıldan fazladır Lütfü Türkkan ile bir araya gelemiyoruz. Hatay gezisindeki birkaç dakikalık “Nasılsın-iyimisin-işler nasıl” şeklindeki selam-kelam faslını da görüşmeden saymaz isek 10 yıldır kendisini görmediğimizi rahatlıkla söyleyebiliriz.
Dilovası’nda sahibi ya da ortağı olduğu fabrikaya sanıyoruz 2007 yılındaki genel seçim öncesi bir kez gazeteci Ercan Sarıçam ile birlikte gitmiştik. Bugünlerde Türkiye’nin gündemine giren Dilovası/Demirciler mevkiindeki çiftliğe de bir kez dönemin MHP İstanbul milletvekili Ali Torlak ile birlikte gitmiştik. Şimdi gitmeye kalksak fabrikanın da, çiftliğinde yolunu bulmakta zorluk çekebileceğimizi düşünüyoruz.
Bu kadar girizgahtan sonra söylemeliyiz ki biz Lütfü Türkkan’ın siyasi hitabetini çok beğeniriz. CHP’den Özgür Özel’in akıcı üslubu da hoşumuza gider, AK Parti'den Ömer Çelik’in hatipliğini de öteden beri beğeniriz ama mesela AK Parti Grup Başkan Vekili Bülent Turan’ın hatipliği hoşumuza gitmez. Zira Bülent Turan’da diksiyon eksikliği mevcut.
Meral Akşener’in TBMM’deki temsilcisi olarak Lütfü Türkkan’ın TBMM’deki diğer İYi Partili milletvekillerine göre sorumluluğu daha fazla. Bu yüzden partinin diğer vekillerinden daha çok koşuyor, daha fazla efor sarf ediyor, daha fazla yoruluyor. Hal böyle olunca da iktidar kanadına mensup partilerinde boy hedefi oluyor.
Türkiye’de bir siyasetçinin muhalefet partisine mensup olmasından daha zor bir hadise yoktur, Zira hepimiz biliyoruz ki çok partili hayata geçileli beri iktidar partileri muhalefet partilerine mensup siyasetçilerin enselerinde boza pişiriyor, etkili muhalefet yapamasınlar diye o vekillere yapmadıklarını bırakmıyorlar.
Biz Lütfü Türkkan’ı 2007 yılında yapılan genel seçim öncesi tanıdık ancak kendisini o tarihten önce de tanıyanlara sorduğumuzda uzun yıllardır Dilovasın’da sanayicilik yaptığını, ülke ekonomisine katkısının büyük olduğunu, sanayi kuruluşunda pek çok insanın çalışarak evine ekmek götürdüğü söyleniyordu.
Dilovası’nın belde belediyesi olduğu zaman itibarı ile Ercan Dalkılıç-Halit Yaşar- Musa Kahraman- Cemil Yaman-Ali Toltar başkanlık yaptılar şimdi de Hamza Şayir belediye başkanı olarak görev yapıyor.
Lütfü Türkkan’ın bugün kaçak diye yıkılmaya-boşaltılmaya çalışılan çiftliği yukarıda isimlerini belirttiğimiz belediye başkanlarının görev yaptığı zaman zarfında da vardı. Şimdi çıkıp “Bu zamana kadar görev yapan başkanlar görevlerini ihmal ettiler” demek hem kendilerine hemde ekiplerine haksızlık olur diye düşünüyoruz.
Bir kez daha belirtiyoruz Lütfü Türkkan’ın kaçak olduğu iddia edilen çiftliği kaç dönümdür, ne zaman faaliyete başlamıştır inanın bilmiyoruz.
Ancak yanından geçmeye bile korkulan bir sürü ucube binanın-yapının bırakın yıkılmasını ne işe yaradığı bugün bile belli olmayan “İmar Barışı” ile meşru bir hale getirildiği bir süreçte Lütfü Türkkan’a yapılan en basit ifade ile zulümden başka bir şey değildir.
Lütfü Türkkan bugün AK Parti'de siyaset yapsaydı bunlar başına gelir miydi? HAYIR.
Lütfü Türkkan bugün MHP’de siyaset yapsaydı bunlar başına gelir miydi? HAYIR.
Lütfü Türkkan bugün etliye, sütlüye dokunmadan siyaset yapsaydı bunlar başına gelir miydi? HAYIR.
Acaba o bölgede varsa kaçak yapılaşma sadece Lütfü Türkkan’ın çiftliğine mi denk gelmiş? HAYIR.
Demek ki iş dönüyor dolaşıyor yine siyasete geliyor, ancak bu anlayıştan olsa gerek bu memlekete hizmet etmek isteyen pek çok işadamı-sanayici aman başıma bir iş gelir diye düşünüp siyasetin kenarında kalınca, normal hayatta dikiş tutturamayan pek çok siyaset meraklısı TBMM’de sandalye buluyor.
2005 yılında MHP’den Gebze belediye meclis üyesi olarak görev yapıyorduk, o günlerde bir trafik kazasında hayatını kaybeden küçük kardeşimizin yoğun bakımda kaldığı zaman zarfında ilaç –kan vs. tedariki için kullandığımız kredi kartımızı ödeyemeyince banka önce yasal takibe başlamış sonra icra yapmış en sonunda da mal beyanı dolayısı ile hakkımızda 10 gün hapis kararı aldırmıştı.
Bir sabah gazeteye geldik şu an hayatta olmayan bir komiser ve iki polis arkadaş bekliyor. Komiser arkadaş son derece üzgün bir ifade ile “Başkanım seni cezaevine götürmek zorundayız, ne yaptıysam seni birkaç gün daha idare etmek adına emniyet müdürünü ikna edemedim, hakkını helal et gitmemiz lazım” dediğinde, "Falanca belediyeden borcumun kat be kat üzerinde alacağım var belediye birkaç gün sonra ödeme yapacak. Elinize ne geçecek beni 10 gün ceza evinde yatırınca ben MHP’nin değil de iktidarın bir meclis üyesi olsaydım yine böyle yapabilecek miydiniz ?” şeklindeki soruma “Başkanım hakkını helal et ben emir kuluyum” dediğinde “hadi bakalım cezaevine” dedik. 10 gün yattık lakin 6'ncı gün zaten belediye ilan paramızı ödemiş ama biz bir kere cezaevine girmiş bulunmuştuk.
O gün bizim başımıza gelen küçük çaplı talihsiz hadise bugün daha büyük bir çerçevede Lütfü Türkkan’ın başına geldi ancak biz böylesi uygulamaların Lütfü Türkkan’ı yıldıracağını, zayıflatacağını düşünmüyoruz aksine bu yapılanlar kendisini kamuoyu karşısında daha da güçlendirecektir.
Biz sürekli siyasetin hayatımızdan çıkması gerektiğini, adaletin herkese eşit bir şekilde uygulanmasını, kişi ya da kurumların siyasi görüşlerine göre değil yaptıklarına yada yapamadıklarına göre yargılanması gerektiğini söylüyor, yazıyor dilimiz döndüğünce her platformda anlatmaya çalışıyoruz.
O özlediğimiz günlere en kısa sürede kavuşmak en büyük dileğimiz.
Geçmiş olsun Lütfü Türkkan..