Son dönemlerde başta siyasetçiler olmak üzere sosyal hayatta, ticari alanda, caddede, sokakta vatandaşın birbirlerine karşı olan öfkesini görünce işin doğrusu "-Neden bu hale geldik, o hep övündüğümüz kibarlık bizi bırakıp nerelere gitti?" diye sormadan edemiyoruz.

Muhtemelen 19 yaşındaydık, dönemin son derece başarılı bir bakanın toplantısına katılmıştık.

Hatipliği ile bilinen devlet bakanı o gün siyasetten çok sosyal hayat ile ilgili sunumunu yaparken biranda “Kenarın dilberi nazik de olsa nazenin olmaz” şeklinde bir ifade kullanınca, kendi kendimize “-Allah Allah, naziklik ile nazeninlik arasında bir fark varmı ki kıymetli devlet bakanı iki ifade ile ilgili ayırım yapıyor” diye sormuştuk.

Aradan epey bir zaman geçti. Bu zaman zarfında özellikle siyaset kurumunun geldiği noktayı görünce tekrar tekrar "Devlet Bakanı acaba o zaman ne söylemek istedi?” diye merak edince, o söylemin "Kibar çevrede yetişmemiş olanlar ne kadar özenseler de kibarlığın bütün inceliklerini gösteremezler" olduğunu da öğrenmiş olduk.

Naziklik ile nazeninlik arasındaki bu farkı öğrenmek itiraf etmemiz gerekir ki tam 40 yılımızı aldı.

Özellikle siyaset kurumunun birbiri ile ilgili aslı astarı olmayan söylemlerini işitince sadece nazik olmanın hiçbir işe yaramadığını da anlamış olduk.

Bugün siyaset kurumunun geldiği nokta hangi siyasi partiye mensup olursa olsun tamamının kabul edemediği, daha da önemlisi seçmen tasvip etmediği bir noktaya gelmiş durumdadır.

Medya kuruluşlarına baktığımızda ülkeyi yönetmek adına kurulan tüm siyasi partilerin teoride siyasetin limanı ahlaktır ifadesinde birleştiklerini son derece net bir şekilde görüyoruz.

Ancak iş pratiğe geldiğinde karşı karşıya kaldığımız söylemlerin asla teoride konuşulanlar gibi olmadığını meselenin önce iktidara gelmek sonrada iktidarda kalmak adına toplumu karpuz gibi ikiye bölmek olduğunu üzülerek görüyoruz.

Siyasetçilerin birbirlerine karşı olan davranışları, bırakın normal zamanları dini ve milli bayramlarda bile bir araya gelmekten kaçındıkları, cenaze törenlerinde bile birbirleri ile karşılaşmamak için ayrı noktalara baktıklarını görünce “naziklik yetmez nazenin olmak lazım” ifadesini daha bir özlemle aradığımızı anlıyoruz.

Bu şekilde yani nezaketi elden bırakmış, kendi iktidarımızı korumak adına karşı tarafın ne kadar zarar göreceğini hesap dışı bırakmaya yemin etmiş bir anlayış ile nasıl bir arada olma kavramını hayata geçireceğimizi bizde anlayabilmiş değiliz.

2023 yılında Türkiye Cumhuriyeti 100. yılını kutladı. Böylesi bir dönemde birbirimize karşı daha saygılı olmamız gerekirken yangına benzinle gitmekten asla geri durmuyoruz.

Bu durumun hiç birimize faydası yok.

Söz konusu sertlik yanlısı siyaset partilerin iktidarını sağlayabilir ancak hep özlemini çektiğimiz nazeninliği geri getirir mi?

Emin değiliz..

Emin olduğumuz tek gerçek bizim yıllar önce kaybettiğimiz nazeninlik kavramını tekrar kazanmak gerektiğidir.