Geçtiğimiz Pazar günü kızımızın ALES sınavına gireceği okulun önündeyiz, Sınavı yapacak görevlilerin çağrısı üzerine öğrenciler 150 dakika sürecek sınav  için anne babalarının “başarılar dileriz, Allah zihin açıklığı versin” temenni ve duaları ile okul kapısından içeri girmeye başladılar.

Bizde 150 dakika sürecek sınav süresince vakit geçirecek bir alan arıyoruz, okulun hemen yanında ilgili belediyenin yaptırdığı  ve içerisinde çay kahve satışı yapan bir küçük binanın, çocuklar için oyun konsollarının, Yorulanların için bankların bulunduğu bir park görünce oraya yöneliyoruz.

Henüz sabah saatleri, ancak parkın içerisine girer girmez kendimizi bir çöp deryası içerisinde buluyoruz, Sayısız plastik pet, parkın hemen yer tarafına yayılmış gıda ambalajları, gözleri rahatsız eden ne kadar çöp varsa hepsi bir tamam.

Kendimize “İlgili belediyenin temizlik işleri bu parkı neden görmüyor.?” sorusunu yöneltecektik ancak anlatmaya çalıştığımız çöp deryasının bir gün öncesinden olduğu gerçeği ortaya çıkınca “bu çapsızlığa belediye ne yapsın” demeye başladık.

Bir ağacın altında yaklaşık 10-15 dakika bağdaş kurup oturmuştuk ki çocuklarını sınav için okul kapısından içeriye gönderen öğrenci velilerinin de parka doğru gelip oturmak için yer aradıklarını ancak çöp deryası halindeki parkta yer bulamadıklarına şahit olunca oturmanın hiçbir işe yaramadığının farkına vardık.

O can sıkıntısı ile kalktık çay satan büfede görevli bayanlardan birisine “Abla sizde büyük boy çöp poşeti varmı.?” dedikten ve onlardan da “Var abi” cevabı aldıktan sonra verdikleri iki çöp poşeti ile parkın diğer ucuna doğru geldik.

Bizim parkın bir ucundan topladığımız atıkları teker teker çöp poşetine attığımızı gören 3 kişi yanımıza geldiler, “-Beyefendi bu davranışınızdan çok etkilendik, izin verirseniz bizde sizinle beraber çöp toplayalım, Sınavın bitmesine henüz 2 saat var hiç değilse bu zaman zarfında bizde bir işe yararız” dediler.

Bizim 4 kişi ile başladığımız çöp toplama harekatı 15 dakika içerisinde yaklaşık 30 kişiye ulaştı, o an itibarı ile parkta kim varsa herkes en yakınından başlayarak topladıkları atıkları büyük bir titizlikle çöp poşetlerine attılar, bizimle  birlikte diğer arkadaşlarımızda içerisinde çöp olan poşetleri belediyenin park dışına yerleştirdiği konteynerlere bıraktılar.

Çöp toplama işini tamamladıktan sonra elimizi yüzümüzü yıkayabilmek adına parkın ortasına yine ilgili belediyenin yaptığı çeşmeye yöneldik. Çeşmenin başına geldiğimizde suyun akmadığını, su akan yerin bir tıkaçla kapatıldığını hayretler içerisinde gördük.

Bir kez daha çay satan bayanlardan birisine “-Abla bu çeşme neden akmıyor, bu tıkacı buraya kim koydu ?” diye sorduk, görevli bayan bize-“Beyefendi bu çeşmeden su akıyordu, halen daha akıyor ancak birkaç gün önce biz burayı kapattıktan sonra gece yarısı birileri musluğu çalmışlar, sabah geldiğimizde her taraf su içerisindeydi. 

O gün yetkililer gelip yeni musluk taktılar ancak ertesi gece hırsızlar musluğu yeniden çalınca bizde pazartesi günü mesai başlayıncaya kadar mecburen çeşmeyi tıkadık, Musluğu neden çalarlar, zaten fazla bir para yapmaz, bizde şaştık kaldık” cevabını verince sinirden güldüğümüzü hatırlıyoruz.

Sınav bitti, Oradan ayrılmadan önce görevli bayanlara telefon numaramızı bırakırken “-Buradan gidince bizde belediyenin ilgili birimini arayıp çeşmeye yeniden musluk takmalarını rica edeceğiz, Pazartesi günü çeşmenin musluğunun tamir edip edilmediği ile ilgili lütfen bize haber edin” dedikten sonra ayrıldık.

Pazartesi günü bizi arayan görevli “-Yüksel bey pazartesi sabah belediye görevlileri geldi çeşmenin musluğunu taktılar, şu an sorun yok ancak hırsızların gece yarısından sonra musluğu tekrar çalıp çalmayacaklarını bilemiyoruz, işin kötüsü yapacağımız bir şey de yok” dediler, Ancak bu yazının hazırlandığı saatlerde musluğun yerinde durup durmadığı ile herhangi bir bilgimiz inanın yok.

Nüfusun yüzde 99’unun Müslüman olduğu Türkiye’de her taraf çöp deryası. Kendi evini, işyerini günde bir kaç kez temizleyen insanımız maalesef kamuya ait yerleri çöp denizi içerisinde bırakmaktan çekinmiyorlar, bırakın parklardaki çeşmelerin musluklarını çalanlarını, söz konusu Allah'tan korkmazların camilerin musluklarını çaldıkları ile ilgili yüzlerce binlerce haber okuyoruz.

İnsanımız çöpleri gelişigüzel atıyor.

İnsanımız yerlere tükürüyor.

İnsanımız trafikte Azrail kesiliyor.

İnsanımız başta camiler olmak üzere her yerden musluk çalıyor.

İnsanımız trafikte bayanlara saldırıyor, dövüyor, sövüyor.

İnsanımız hayvanlara eziyet ediyor, hayvanlarının kulaklarını, kuyruklarını kesiyor.

İnsanımız kırmızı ışıkta durmuyor.

İnsanımız denizleri, nehirleri kirletiyor.

Akşam olunca da kafasını rahat bir şekilde yastığa koyup uyuyor.

Sahi biz ne zaman insan olacağız ?