14 yaşında Erzincan Ülkü Ocaklarının kapısından giren ve 2012 yılına kadar dünyada MHP dışında hiçbir siyasi oluşum olmadığına inanan bir Türk Milliyetçisi olarak kafamızı Gebze’den kaldırıp "Acaba bizde MHP Genel Merkezi'nde yer bulabilir miyiz ?" diye düşündükten ve Kurultayda Koray Aydın tarafında olup kaybettikten sonra “Taraf  olmanın da bir bedeli var” diyerek MHP’de var olan görevlerimizin tümünden istifa etmemizin üzerinden yaklaşık sekiz yıl geçti.

2012 yılından 2018 yılına kadar olan 6 yıllık zaman dilimi içerisinde MHP’nin sade bir üyesi olarak beklerken 31 Mart tarihinde yapılacak olan yerel yönetimler öncesi “Başarısızda olsak bunca yıllık siyasi birikimimizi yerel yönetimler noktasında değerlendirip vatandaşlarımıza belediye başkanı olarak hizmet edebilir miyiz ?" diye düşündüğümüz anda MHP’den istifa edip AK Parti Gebze ilçe üyesi olduk sonrasında da AK Partiden Gebze belediye başkan aday adaylığımızı ilan ettik.

Aday adaylığımız sürecinde AK Parti ile MHP arasında hayata geçirilen Cumhur İttifakı çerçevesinde “Belki böyle bir oluşumda bize de görev verilebilir” diye düşündüysek te bu düşüncemizin “kendi kendimize gelin-güvey olmaktan” başka hiçbir işe yaramadığını önce Gebze belediye başkan adayı sonrada her hangi bir sıradan meclis üyesi adayı gösterilmeyince anlamış olduk.

Böyle bir duruma elbette ki saygı duymaktan başka yapacağımız bir şey yoktu, AK Partiye bir ay önce katılan birisinin anında belediye başkan adayı yada belediye meclis üyesi adayı olarak gösterilmenin parti içi dengeler dolayısı ile mümkün olmadığını bile bile böyle bir karar almakta risk olarak değerlendirilse bile böyle bir deneme yapmak bizim içinde o günlerde kaçınılmaz olmuştu.

Neticede 31 mart tarihinde mevcutların en iyisi diye düşündüğümüz Tahir Büyükakın Kocaeli Büyükşehir Zinnur Büyükgöz’de Gebze belediye başkan adayı olarak ilan edildi, Bizde adaylar belli olur olmaz “Teşkilatımız bize hangi görevi verirse elimizden geldiği gücümüzün yettiği kadar adaylar ile birlikte çalışacağız” diye açıklama yapmamıza rağmen ne adaylardan nede parti, teşkilatlarından “Gel beraber çalışalım” şeklinde bir davet gelmeyince bizde sahibi olduğumuz yayın kuruluşlarından destek vermeye çalıştık, seçim günü de gidip adaylarımıza oy kullandık.

31 Mart tarihinde yapılan seçimin üzerinden yaklaşık 17 ay geçti, geçen bu süre zarfında seçilen belediye başkanları koltuklarına oturdu beraber çalışacakları ekibi yeniledi, Belediyelerin içerisinde bulunduğu ekonomik durumu kamuoyu ile paylaştılar ve yola devam etme kararı aldılar.

Bu zaman zarfında bize sahibi olduğumuz yayın kuruluşları aracılığı ile bir taraftan seçimi kazanan belediye başkanlarının hizmetlerini haber ve köşe yazılarıyla kamuoyu ile paylaşmaya ve eksik kalan tarafları da ikaz etmeye başladık.

Biz gazeteye sabah 09.30 itibarı ile gidiyoruz, o saatten itibaren mesainin bittiği anlara kadar bir taraftan yukarıda belirttiğimiz gibi haberleri kamuoyu ile paylaşmaya bir taraftan da gün boyu bizi ziyarete gelen dostlarımız ile gündemi yorumlamaya çalışıyoruz.

Böylesi sohbetlerin nerede ise tamamında bizi var olan tüm iletişim araçları ile arayan yada gün boyu ziyaretimize gelen her siyasi görüşe mensup dostlarımız “Yüksel Başkan sen MHP’nin eski ilçe başkanı ve Belediye meclis üyesisin, 31 Mart tarihi öncesi de AK Partiye giriş yaptın ve belediye başkan aday adayı oldun yani tamda Cumhur ittifakının tarif ettiği durumda siyaset yapıyorsun dolayısı ile bizim işlerimizi görmek, taleplerimizi  karşılamak ve senden istediklerimizi yerine getirmek için biçilmiş kaftansın” dedikten sonra taleplerini birbiri ardına sırlamaya başlıyorlar.

Bizde o gün bu gündür dostlarımızın bizden olan talepleri unutmamak en azından ilgili yerlere aktarabilmek adına bilgisayarımızda oluşturduğumuz “Talep Dosyasında” toparlıyor, toparladıktan sonra da bulabildiğimiz ilk fırsatta muhatabına ileterek “Çözüm bulunması” adına ricacı oluyor ve bir işe yaradığımızı düşünüyorduk.

Aylar önce Gebze belediyesinin düzenlediği bir etkinlikte bize göre yanlış gördüğümüz bir hadisenin hayata geçmemesi adına taraf olunca işin muhatabı gazeteye geldi, epey bir sohbetten sonra “Yükse Bey ben buraya gelmeden önce Gebze belediyesine gittim, Sizinle ilgili birkaç belediye görevlisinden bilgi almak isteyince oradaki görevliler bana “AK Parti Yüksel Ercan’ı Gebze belediye başkan adayı göstermedi o yüzden kuyruk acısı var “dediler, oradan çıktım MHP Gebze ilçe başkanlığına gittim orada bulunanlarda “Biz yüksel Ercan’ı sevmiyoruz” şeklinde görüş belirttiler” diye konuşunca tebessüm ettiğimizi hatırlıyoruz.

Bunu söyleyen arkadaşımıza “bizim ne Zinnur Büyükgöz’den, nede Tahir Büyükakın’dan herhangi bir beklentimiz olmadığını kendilerinden bir makam-mevki yada koltuk beklemediğimizi kendileri ile ilgili sadece vatandaşımızın talepleri ile görüştüğümüzü “ anlatmaya çalıştık, ancak bizi dinleyen arkadaşımızın bakışlarından da ikna olmadığını fark ettik.

Hayatımızın çok büyük bir bölümü Gebze’de geçti, dolayısı ile bir taraftan gazetecilik bir taraftan da siyaset yapan birisi olarak Çayırova’dan, Köseköy’e kadar olup bitenlerden anında haberdar oluyoruz, gördüğümüz herhangi bir olumsuzluğu da  yöneticilerimize aktarmayı yıllar yılı bir görev olarak kabul ettiğimizi bizi tanıyan herkesin bildiğini düşünüyoruz.

Biz Ülkücüyüz, MHP’de yada AK Partide olmamız dünya görüşümüzü de asla değiştirmez, Dün MHP’de gördüğümüz aksaklıkları nasıl en üst perdeden seslendirdiysek bugünde AK Partide var olduğunu düşündüğümüz sorunları da hiç çekinmeden yazıyor, anlatıyoruz ve kabul etmek gerekir ki bu durumdan da hiçbir yöneticinin şikayeti olmadığını görmek yaptığımız eleştiriler ile teşekkür almak bize çok büyük bir keyif veriyor.

AK Partili dostlarımız bizi halen daha MHP’li olarak nitelendiriyor, MHP’deki arkadaşlarımızda bizi AK Partili olmamıza rağmen AK Partili saymıyor, CHP’li dostlarımızın bize karşı yaklaşımı başka İYİ Partili arkadaşlarımızın bakışı da farklı.

Bu durumun bize verdiği bir sıkıntı yok ancak kendimizi mensubiyet yada aidiyet açısından “Arasat’ta” görmüyor da değiliz, bütün bunlara rağmen sabahın erken saatlerinden gece yarılarına kadar zaman mevhumu olmadan vatandaşlarımızın sorunlarını en aşağıdan başlayıp en tepedeki yöneticilere kadar iletmekten, ilettikten sonra da sorunların çözümü noktasında geri dönüş almaktan keyiflendiğimizi düşünüyoruz.

Belki de en güzeli budur.