Yazının başlığını, dünyanın en büyük süper gücü ABD ‘de Kasım ayı içerisinde yapılacak olan seçimlerde Demokrat Partinin Adayı Hillary Rodham Clinton’un yazmış olduğu kitaptan aldım.
Birkaç gündür zaman buldukça bu kitabı okumaya çalışıyorum. Kitabın yazarı avukat, Fırst Lady ve senatör olarak geçirdiği kırk yılın ardından 2008 ABD Başkanlık seçimlerinde Demokratların başkan adayı olmak için Barack Obama ile yarıştı. Seçimleri kaybetmesi üzerine Barack Obama’dangelen Dışişleri Bakanlığı teklifini kabul etti.
2009 ve 2013 yılları arasında Amerika Dışişleri Bakanı olarak ABD’nin dış politikasına yön verdi. Şimdi ise 2008 yılında başaramadığı Demokrat Parti Başkan adaylığını rakiplerine fark atarak gerçekleştirdi.
Cumhuriyetçi Parti Başkan Adayı Donald Trump’ın rakibi oldu. Gerçekten zor bir seçim onu bekliyor.
Her insan hayatında birçok kez karşı karşıya kaldığı durumla ilgili karar almakta zorlandığı zamanlar olmuştur.
Önümüzde bazen birçok seçenek bulunur ve biz bu seçenekler arasında sıkışır kalırız. Hangi üniversiteye gidelim, devlette mi yoksa kurumsal bir firmada mı çalışalım.
Masa başı iş mi olsun yoksa dünyayı dolaşabileceğimiz bir iş mi olsun.
Evlenip, evlenmemeye, kiminle evleneceğimize, çocuklarımızın geleceği ile ilgili seçimleri yapmakta zorlandığımız zamanlar olmuştur.
Yaptığımız seçimler her zaman hayal ettiğimiz geleceğe götürmeyebilir.
Bazen hayallerimizin ötesine taşır, bazen hayal kırıklığına sebep olur.
Hillary Rodham Clinton, Bill Clinton ile evlilik kararı alırken, bu seçimin 8 yıl Fırst Lady, 4 yıl ABD Dışişleri Bakanlığı ve şimdi Demokrat Parti Başkan Adaylığını getireceğini hesap etmiş midir bilemem.
Ama yapmış olduğu belki zor seçimin sonuçları itibariyle doğru karar verdiği ortadadır. O halde bizi biz yapan birazda seçimlerimizdir.
Nasıl insanlarında hayatlarında zor seçimler varsa ülkeler, ülkeleri yöneten liderlerde karar almada zorlandığı durumlarla karşı karşıya kalırlar. Liderler ve ülkeler için yapmış oldukları bu seçimler, savaş ile barışın, varlık ile yokluğun arasından birini tercih etmek anlamına da gelebilir.
Bu zor seçimler bazen kırılma anlarıdır. Verdiğiniz kararlar ülkenizi, milletinizi daha müreffeh, daha özgür, daha güvenli halede getirebilir, uçurumun kenarından aşağıda itebilir.
Kasım ayı içerisinde ABD ‘de yapılacak başkanlık seçimleri tamda böyle bir konjonktürde yapılıyor.
Amerikan seçmeni zor bir seçim yapmak zorunda.
Ya seçimiyle bugüne kadar iktidarını sürdüren küresel baronlar eliyle küresel sermayenin iktidarına onay verecek ya da bu düzenin alternatifi olan ulus devlet anlayışının önünü açacak.
Şüphesiz bu seçimin artçı depremleri bütün dünyayı etkileyecektir.
Demokrat Parti Adayı Hillary Rodham Clinton, bugüne kadar gerek özel hayatında gerekse buna bağlı olarak mesleki kariyerinde doğru kararları doğru zamanlamalar ile verdiği görülüyor.
Yine bir ZOR SEÇİMLER ile karşı karşıya.
Bakalım talih kuşu başına konacak mı?
ZOR SEÇİMLER
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.