Son birkaç gündür İstanbul’da bir cemaat içerisinde var olan liderlik öncesi karşı taraftan "Eğer liderliğe oynarsan seninle ilgili kasetleri ortaya çıkartırız" şeklindeki açıklama ahlaken ne durumda olduğumuzu, daha doğrusu hangi oranda çürüdüğümüzü bir kez daha ortaya çıkarmış oldu.
Bu sütunlarda yine belirtmiştik biz aşağı yukarı 35 yıldır gazetecilik mesleği içerisindeyiz. Geçen bu 35 yıllık zaman dilimi içerisinde sayısını unuttuğumuz kadar cumhurbaşkanı-Başbakan-Bakan-Milletvekili-Belediye Başkanı olmak üzere siyasetin her noktasındaki insanlar ile tanıştık.
Gazetecinin ofisinin ziyaretçisi eksik olmaz. Sabah erken saatlerden, gece yarılarına kadar başlayan ziyaretçi akının çok büyük bir kısmını tahmin edebileceğiniz gibi siyasetçiler oluşturur.
Biz geçen bu 35 yılda bize misafir olan ya da bizim misafir olduğumuz siyasetçiler ile çok özel sohbetler yaptık. Siyasetçi konuşmaya başlarken "Bu konuştuklarımız yazılmamak kaydı ile" dediği andan itibaren var olan sohbeti asla üçüncü şahıslara aktarmadık.
Misafir ettiğimiz hiçbir siyasetçinin kamera kaydını almadık. Pek çok medya mensubunun aksine bizim gazete ofislerinde asla kamera kaydeden, gelip giden misafirleri kayıt altına alan cihazlara asla yönelmedik.
Son dönemlerde gelişen teknoloji gazetecilere de önemli avantajlar sağladı. Özellikle son birkaç yıldır gazetecilerin büyük bir bölümünde karşı taraf ile konuşulanları anında kayıt altına alan akıllı telefonların kullanıldığına üzülerek şahit oluyoruz.
Karşınızdaki siyasetçi ya da iş adamı sizi inanılır, güvenilir birisi olarak görüyor, telefon ediyor. Belki de özel bir şeyler görüşüyor ancak sizi arayan siyasetçi ya da işadamının konuştuklarının gazeteci tarafından kayıt altına alındığından haberi yok.
Siyasetçi yurt dışı ya da yurt dışı ziyaretlere çoğunlukla gazeteciler ile birlikte gider. Orada yaptığı çalışmaların gazeteciler tarafından kamuoyu ile paylaşılmasını ister.
Yurt dışına yapılan ziyaretler sırasında ekip daha fazla samimi olur. Her iki tarafta daha rahat davranır, konuşur, gezer, tozar eğlenir. O ana kadar bir sorun yok. Aradan bir zaman geçer gazeteci ile siyasetçinin arası bir şekilde bozulur. İşte o andan itibaren de gezilerde yapılan özel konuşmaların tamamı ifşa edilir.
Anlatmaya çalıştığımız insanı insan olmaktan çıkaran ya da rakibinden bir adım öne geçebilmek adına kaset savaşları denilen ahlaksızlıklardan medet umulmaktan asla vazgeçilmez.
Siyaset yapmak isteyenlerin temiz bir geçmişi olmalıdır. Elbette ki siyasetçi sahaya çıkarken geçmişinde, hırsızlık, yolsuzluk vs. olmamalıdır. Zira gördüğümüz gibi sözünü ettiğimiz kaset savaşları yüzünden siyasi partilerin genel başkanları değişti, yine bir siyasi partinin nerede ise genel başkan yardımcılarının tamamı siyaset dışı kaldı.
Kaset savaşı ve onunla bağlantılı olan istem dışı ses kaydı dünyanın en aşağılık işidir. Bu tür kasetlerden yada ses kayıtlarından medet ummakta çapsızlıktan başka bir şey değildir.
Son dönemlerde sözünü ettiğimiz cemaatte başlayan kaset savaşının toplumu hangi noktaya getireceğini şimdiden bilmek zor. Ancak toplumun saygı duyduğu dini duyguların bile istismar edildiği bir alandaki kaset savaşları ile ilgili olarak tam teşekküllü bir kanuni düzenleme çıkarılması gerekmektedir.
Aksi takdirde tuz kokmak üzeredir.
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol