1992 yılında sabah evde kahvaltı yaptıktan sonra iş yerine geldik. Önceki günden kalan işleri ve o gün yapılacak faaliyetleri planlamaya başlamıştık ki çalan telefondan "Çok önemli eve gelsen iyi olur" çağrısı aldık.
Apar topar eve gittik. Cümle kapısından girdik ki feryat figan, şaşkın gözler ile sağa sola bakıp ne olduğunu anlamaya çalışırken, bizim evden çıkmamızdan en fazla 15 dakika sonra babamın geçirdiği ani bir kalp krizi sonrası vefat ettiğini öğrendik.
O ana kadar aileden herhangi birisini kaybetmediğimiz için "Baban öldü" ifadesinin ilk anda içerinizde oluşturduğu derin boşluğu fark edemiyorsunuz ancak aradan geçen dakikalar içerisinde ölüm denilen acı gerçeği de vücudunuzun her uzvunda hissetmeye başlıyorsunuz.
2015 yılının Haziran ayında annemi soğuk algınlığı şikayeti ile hastaneye götürdük. Muayene eden doktorlar “-Yüksel Bey annemizin durumu fena değil ancak vücut direncinin artması adına 3 gün hastanede misafir edelim, Cuma günü eve götürürsünüz" dediler.
Hastanede annemin yanında refakatçi kaldık, gece sabahlara kadar sohbet ettik. Cuma günü bir arkadaşımızın düğünü için hastaneden ayrıldık, "Saat 17.00 gibi yapılacak bir nikah merasimine katılır, saat 18.30 gibide hastaneden annemi alır eve geçeriz" diye düşündük.
Nikah merasiminin tamamlanacağı dakikalarda çalan telefonumuzdan "-Hastaneye gelebilir misin annemin durumu iyi değil" çağrısını alınca Allah biliyor kalbimize bir bıçak saplanmış gibi acı içerisinde kaldık.
Çok hızlı bir şekilde hastaneye geldiğimizde annem vefat etmişti. Cuma günü akşam saatlerinde annemi hastaneden çıkardık ancak eve değil ertesi gün toprağın kara bağrına vermek için morga indirdik.
Ramazan sona eriyor. Yarın Allah izin verirse bayram öncesi biz de aile mezarlığına gidip babamız ve annemiz ile hasbihal edeceğiz. Biz anlatacağız, anlattıklarımızın mezarda yatanlar tarafından duyulması ama daha da önemlisi anlaşılması adına dua edeceğiz.
Birkaç kez yine bu sütunlarda belirtmiştik. Babasız, annesiz bir dünyada bayramların bile artık en azından bizim için bir anlam ifade etmediğini düşünüyoruz. Bayrama annesiz, babasız giren milyonlarca insanın da bizim gibi aynı duygular içerisinde olduklarını çok iyi biliyoruz.
Babam ve annemden sonra artık bayrama günler kala başlatılan o telaş yok. Bizim eve taşıdığımız tatlılar annemin bayram için günler öncesinden hamurunu hazırlamaya başladığı kete yok, feselli yok. Kendisi ile birlikte bu dünyadan çekilen diğer hamur işleri de maalesef yok.
Bizim yaşımızda olan ve anne, babasını kaybeden kim varsa böylesi zamanlarda "Annenizin, babanızın kıymetini iyi bilin, sağlıklarında onlara değer verin, onlarla daha fazla zaman geçirin, onlara sarılın kucaklayın. Eğer onlara zamanında sarılmazsanız şimdi toprağa sarılırsınız" şeklinde hiçbir işe yaramayan öğütler veriyoruz.
Biz annemizi de, babamızı da çok severdik. İşin doğrusu onların da bizi çok sevdiklerini, üzerimize titrediklerini çok iyi bilirdik. Onlarla elimizden geldiği kadar fazla zaman geçirmeye, kalplerini elimizden geldiği kadar kırmamaya çalışırdık.
Ancak ne yaparsak yapalım yaşadığımız hayatın bir sonu var. Hayat denilen kilometre bir şekilde doluyor. Az yaşayan da çok yaşayan da bir gün bir şekilde bu dünyaya veda ediyor.
Kaybettiğimiz büyüklerimizi ve diğer aile fertlerimizi bir gün bile unuttuğumuz yok. Aklımızdan çıkardığımız yok, özellikle böylesi bir arada olmamız gereken özel günlerde onlarla yaşadığımız güzel günler aklımıza geldikçe bir taraftan onları kaybettiğimiz için üzülürken, bir taraftan da onlar gibi bir anne babaya sahip olduğumuz için dua ediyoruz.
Annesiz babasız bir bayrama merhaba demeye hazırlandığımız bu günde tüm ölmüşlerimizi rahmetle anıyoruz. Mekanları Cennet olsun, yaşayan büyüklerimize de Allah uzun ve sağlıklı bir ömür nasip etsin..
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol