Sen hayat denilen imtihanı başarıyla geçmeye çalışırken pusuya yatmış yarınlarını çalmaya çalışan haydutlar var bu dünya da. Kimisi doğru gittiğin yolda çelme takmaya, kimisi düştüğünde tekme atmaya, kimisi gözlerini bağlayıp denize atmaya hazır. Kimisi hasedinden çatlayıp, başarılarını elinden almaya, kimisi mutlu yuvana acı katmaya hazır. Herkesin yoluna pusu kurmuş şeytanlar var. Kimi umutlarımızı kırıp bizi karanlıkta bırakacak, kimi etrafımızı yıkıp bizi yalnız bırakacak. Kimi sevdiklerimizi elimizden alıp bizi çaresiz bırakacak, kimi sevgimizi çalıp, ihtiyaç duyduğumuzda bizi savunmasız bırakacak.
Ömür hem çok uzun, hem çok kısa. Karanlığa kalan düşlerinle sabahın ışığını bekleyen gözlere çok uzun, güneşin insanı sarıp sarmalayan sıcaklığının bitmesini beklemek çok kısa. Karanlığa kalan düşler, kırık sokak lambaları gibi boynu bükük bir sokağın başında öylece kalakalıyor. Başımızda bir ağrı, yüreğimizde sancı, dayanılmaz bir acı sarıp sarmalanıyor. Acıdıkça ruhumuz, hüznümüz, öfkemiz artıyor, ya sabır haykırışı göklere yükseliyor.
Şeytan pusu kurmuş her yerde. Sokağın başı hendek, evimiz delik deşik. Bombalar, tuzaklarla, kurşunlar sıkanlarla, öz vatanımızda parya kalakaldık. Evladımın, eşimin peşine bakakaldık. Üç beş soysuz çetenin, masum sivil, asker, polis demeden şehit etmesinin, acısını yüreğimize akıtır olduk. İlkbaharı, yazı, sonbaharı kışı bilemez olduk. Ne düğün, ne bayram, akraba, eş dost bir araya gelemez olduk.
Ama biliyoruz hiçbir karanlık ebedi değil, güneşin doğuşuyla umutlar yeşerir. Yol kesenlerin, yola pusu atanların, yoldan çıkmış yolsuzların, şeytana arkadaşlık yapanların sevinci seher vakti ağaran gündüzümüze yenik düşer. Hu diye akan suyu avuçlayan elin yüze değmesiyle umutlar yeniden dirilir. İki elini açıp Hz. Nuh (a.s) ın “Rabbim ben bittim, yardımıma sen yet” duasıyla gönüllere inşirah gelir. Bize yeni bir umut, yeni bir can gelir. Bir güneş doğar ısıtır bizi. Şeytanın pusuları bir bir bozulur, yarınlar sabırla bir bir dizilir. Devletimiz, milletimiz güçlüdür. Umutlarımıza, yarınlarımıza pusu atanların başı bir bir ezilir. Dağlarımızda, yaylalarımızda, ovalarımızda, köylerimizde barış türküleri bir bir söylenir. Gün gelir, güvercinler gökyüzünde bir bir süzülür.
Ellerimizi açıp tekrar tekrar, Yüce Yaratana dua edelim. O dilerse tuzaklar bir bir bozulur. O dilerse kökü dışarda olan bu şer odaklarının kardeşliğimize, insanlığımıza ekmek istedikleri nifak tohumları yeşermez. Sevgi, kardeşlik ve muhabbet tohumları filizlenir bir çınar ağacı gibi dal budak verir. Gölgesinde insanlık nefes alır serinler. O isterse ölü bedenleri diriltir. Allah’ın rahmeti bereketi üzerinize ve üzerimize olsun.