BAŞBAKAN Yardımcısı Veysi Kaynak, Türkiye'de yaşan Suriyelilerle ilgili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 5 başlıkta görev verdiğini belirterek, "Bir, bu insanların tamamına Türkçe öğreteceğiz. İki, Arapça öğreteceğiz. Üç, efendimize vahyolunan ve efendimizin fiilen yaşayarak öğrettiği dini öğreteceğiz. Dördüncüsü, bunlara meslek öğreteceğiz. Ve beşincisi, en önemlisi, bizim milli değerlerimize, insani değerlerimize, dünyanın muhtaç olduğu bu değerlere uygun nesil" dedi.
Türkiye'de geçici koruma altında bulunan Suriyeli öğrencilere yönelik Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı okul ve kurumlarda sunulan eğitim hizmetlerini iyileştirmek, karşılaşılan güçlüklere çözüm önerileri üretmek, fikir alışverişinde bulunmak amacıyla Kahramanmaraş'ta toplantı yapıldı. Kahramanmaraş Valisi Vahdettin Özkan, Kahramanmaraş Büyükşehir Belediye Başkanı AK Partili Fatih Mehmet Erkoç, Müsteşar Yardımcısı Ercan Demirci, genel müdürler, daire başkanları ile Suriyelilerin yoğun yaşadığı şehirlerin il milli eğitim müdürlerinin katılımıyla gerçekleşen toplantıda konuşan Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, 2011'den bu yana Suriye'de bir diktatörün kendi halkına ve çocuklarına bomba yağdırdığını söyledi.
'508 BİN SURİYELİ ÇOCUK OKULLARDA'
Suriye'de meydana gelen olayların ardından dönemin Başbakanı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatıyla Türkiye'nin Suriyelilere açık kapı politikası uygulamaya başladığını kaydeden Kaynak, Türkiye'de yaşayan 3 milyon Suriyeliden 900 bine yakınının eğitim çağında olduğunu belirtti. Bunların 5 binin yetim olduğunu ifade eden Kaynak, şunları söyledi:
"Eğitim çağındaki 900 bin çocuğumuzun 508 binini Allah'a hamdolsun eğitim şemsiye altına almışız. Ama onun dışında 2 milyon daha insan var. Yaşlıları çıkarırsan 1 milyondan fazla kadın var. Bir ona yakın da erkek var. Ben hep şunu söylüyorum, eğer aramızda şimdi gururla, bir ensar duygusuyla misafir ettiğimiz bu insanları ufuksuz, umutsuz, mesleksiz bırakırsak 10 sene sonrayı hepimiz tahayyül edelim. Türkiye'de kalsalar da tahayyül edin, Suriye'ye dönseler de tahayyül edin. Ya da olumlu söyleyeyim. Bunlar, bir amaca yönelik meslek sahibi yapmışız, gelecek umudu aşılamışız, ve bir vizon vermişiz.
10 sene sonra Türkiye'de kaldıklarını da hayal edin, Suriye'ye döndüklerini de hayal edin. Suriye'ye döndüklerinde bilin ki Türkiye'deki kardeşlerinin hem ticari hem, siyasi, hem ekonomik, sosyal, her alanda paydaşları. Türkiye'de kaldıklarında da zaten milli eğitimizin amacı o değil mi, eğitim politikamızın amacı o değil mi, üretken, verimli, milli benliğe sahip nesille yetiştirmek. Türkiye'de kaldığında bu büyük nüfusun 10 sene sonra eğittiğiniz, donattığınız, bir gelecek ufku çizdiğiniz, bu kitlenin 10 sene sonra Türkiye'ye hangi katkıyı vereceğini düşünün."
'GÖZÜMÜZÜ OYDURACAK NESİLLER YETİŞTİRMEYELİM'
Bu konuyla ilgili birkaç defa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştüklerini kaydeden Veysi kaynak, şöyle devam etti:
"Cumhurbaşkanımız bize 5 başlıkta görev verdi. Bu görevleri yerine getirecek olan siz değerli eğitim camiamız. Bir, bu insanların tamamına Türkçe öğreteceğiz. İki, Arapça öğreteceğiz. Üç, efendimize vahyolunan ve efendimizin fiilen yaşayarak öğrettiği dini öğreteceğiz. Bunu neden söylüyorum? Bakın efendimizin bize öğrettiği, yaşadığı din, o son din, rahmet ve şefkat dini İslam nesillere tam öğretilebilseydi bugün 100-200 kilometre sınırımızın öbür tarafından Şii-Sünni savaşı mı olurdu? Dördüncüsü, bunlara meslek öğreteceğiz. Hem siyasetçiler, hem eğitimciler eğitim planlamacıları konuşur, hem iş dünyası konuşur, 'Bizim ara elemana ihtiyacımız var' denir.
Kahramanmaraş'ta, Şanlıurfa'da, Adana'da, Osmaniye'de, Ankara'da, İstanbul'da, muhacir kardeşlerimizin yoğun olduğu yerlerde bu insanlar olmazsa inanın ki inşat işleri, onun gibi daha az nitelik gerektiren işleri yapan kimse kalmadı. Bunları meslek sahibi yapalım hem bizim için, hem kendileri için. Biz bugünden sorumluyuz, yarını Allah bilir. Bu insanlar Suriye'ye meslek sahibi olarak dönseler, orada üretseler, ara malı Türkiye'deki iş dünyamız mamul hale getirse kötü mü olur? Onun için meslek öğreteceğiz. TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu ile görüşmüştüm onlar da bu alanda çalışmak istiyorlar.
Ortak program yapalım reel sektörün hangi alanına, hangi sektörüne hangi branşlar ihtiyacı varsa o ihtiyaç çerçevesinde yetiştirelim. Bununla ilgili Milli Eğitim Bakanlığımızın Allah'a şükür bir altyapı problemi yok. Kendimizi bir basiretli tüccar gibi görelim. Okutalım sabahtan akşama kadar kendi çocuklarımızı o meslek okullarımızda, akşamdan sonra o makineyi atıl kapasitede bırakmayıp muhacir kardeşlerimizin eğitimi için kullanalım. Açık çek veriyorum milli eğitime. Usta öğretici, ek ders ücreti, transfer ücreti ne istiyorsanız onu karşılamaya hazırım.
Ve beşincisi, en önemlisi, bizim milli değerlerimize, insani değerlerimize, dünyanın muhtaç olduğu bu değerlere uygun nesil. Bir nesil inşa etmekten falan bahsetmiyorum aslında. Bunlar bizim görevimiz. Gözümüzü oyduracak, insanımızın alın teriyle, fedakarlığıyla oluşturduğu katma değerle içimizde eğittiğimiz, barındırdığımız insanlardan, nesillerden yarın gözümüzü oyduracak nesiller yetiştirmeyelim. Yani milli benliğimize, ortak değerlerimize, insani değerlere uygun bir politika."
Doğan Haber Ajansı
Son Güncelleme: 29.12.2016 18:43
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol