Psikiyatrist Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a ait beyin MR’ı kullanılarak 3 boyutlu yazıcı aracılığıyla kopyası oluşturuldu.
Türkiye’de ilk kez yaşayan bir insanın beyninin replika olarak yazıcıdan çıkarıldığını kaydeden Nöroloji uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Teknolojinin modellemeyi kolaylaştırması sayesinde beynin replikasında tüm girintileri ve çıkıntıları görmek mümkün” dedi.
Prof. Dr. Nevzat Tarhan ise teorik olarak düşünülen çalışmanın gerçeğe dönüştüğünü belirterek “Artık birçok erken tanıda ve hastalığın seyrinde 3D yazıcı aracılığıyla bir kimsenin beyin hacim ve basınç değişiklikleri takip edebilebilecek.” ifadelerini kullandı.
Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Beyin Hastanesi Nöroloji Uzmanı Prof. Dr. Sultan Tarlacı, MR görüntüsü kullanılıp 3 boyutlu yazıcı aracılığı ile üretilen kendi beynin replikasını Prof. Dr. Nevzat Tarhan’a takdim etti.
PROF. DR. SULTAN TARLACI: MR GÖRÜNTÜSÜ 3 BOYUTLU HALE GETİRİLEBİLİYOR
Eskiden kafatasının içindeki beynin yapısını anlamak için kafatası içlerine silikon doldurulduğunu belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Bu yöntemle beynin nasıl olduğu anlaşılıyordu fakat o kaba bir yöntemdi. Beynin kendisinin dış izleri gözükmüyordu. Daha yakın zamanda bu işlemi tomografi ile yaptılar.
Tomografi beyni çekiyor ama bilgisayar destekli olarak bunun modellemesini yapmaya başladılar. MR görüntüsü normalde iki boyutlu ama bazı bilgisayar programları ile bunu üç boyutlu hâle getirmek mümkün.
Fikir de bu noktadan çıktı aslında. Biz de 3 boyutlu yazıcılar olduğu için yapabileceğimizi düşündük. Sonra, bu durumu iyice ayrıntılandıran bazı bilgisayar programları var. Hatta bu yazıcılar sayesinde ev bile yapıldı.” dedi.
TÜRKİYE’DE BİR İLK GERÇEKLEŞTİ
Prof. Dr. Nevzat Tarhan için bu çalışmayı yapabileceklerini düşündüklerini ifade eden Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “2018’de çekilen bir MR görüntüsünü hocamızdan aldık. Nasıl çıktı alınacağı hakkında önce Üsküdar Üniversitesi Yazılım Mühendisliği Bölüm Başkanı Türker Doç. Dr. Türker Tekin Ergüzel ve Bilgisayar Mühendisliği Proje Geliştirme Direktörü Dr. Öğr. Üyesi Ihab Elaff ile fikir alışverişi yaptık.
Ardından Üç Boyutlu Yazıcı Merkezi’nin sorumlusu ile görüştük. Çıktısını alabileceklerine dair olumlu bir dönüş aldık ve beynin birebir kopyasının oluşturulma süreci başladı. Herhangi bir boyama, müdahale gibi şeyler yapılmadan tarafımıza ulaştırıldı.
Yaşayan bir insanın kafatası içindeki beynin tıpkısının replikası dışarıda yapıldı. Bu olağanüstü çalışmanın dünyada birkaç örneği yapılmış olsa da Türkiye’de bir ilki gerçekleştirdik.” diye konuştu.
BEYNİN REPLİKASINDA TÜM DETAYLARINI GÖRÜLEBİLİYOR
Prof. Dr. Sultan Tarlacı, replikanın beyindeki girintileri, çıkıntıları yani kaba yapısını gösterdiğini fakat çok fazla bilgi verdiğini söyledi ve sözlerine şöyle devam etti:
“Hareket merkezinin, algı – duyusal merkezinin ve görme – beyin kabuğunun ne kadar büyük olduğu, beynin alın bölgesindeki girinti çıkıntılara bakarak da öz yeterlilik, yaratıcılık, sorun çözme becerisi anlaşılabiliyor. Daha önce bunu Einstein’ın otopsisi yapıldıktan sonra beyin fotoğraflarının çekilmesiyle yapmışlar. Fakat dilimlenerek parçalara ayrıldığı için şu an beyninin tamamı ortada yok.
Bir bilim insanı o fotoğraflar üzerinden inceleme yaparak Einstein’ın algı merkezinin daha büyük olduğunu ifade etmiş ve üzerine daha birçok yorumlar yapmış. Bu sadece fotoğraflar üzerinden yapılmış bir inceleme. Burada ise gerçek bir beyin var. Hocanın beyin kıvrımlarına, girinti ve çıkıntılarına kadar tüm detaylar beynin replikası üzerinde var.”
TEKNOLOJİYE PARALEL GELİŞME VAR
Prof. Dr. Sultan Tarlacı, ‘İlaç geliştirme, yan etkileri azaltma ve daha etkili ilaçlar bulma konusunda beynin daha fazla keşfedilmesinin etkisi oluyor, daha fazlası olacaktır.’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
Mesela aşı bulma serüvenine bakıldığında 1 yılda aşı bulundu. Daha doğrusu aşı bir yılda bulunmadı, nereden baksanız bu 20 yıllık bir süreç. Teknoloji üretimi, aşıya eğilim, kopyalanması, nasıl paketleneceği, vücuda verilmesi gibi etmenler aşıya modifiye ediliyor. Bu da teknoloji sayesinde oluyor.
Dolayısıyla teknolojinin bilgi birikimi bir şekilde hem nörolojik hem de psikiyatrik hastalıklara yansıyor. MR da teknolojik bir gelişmenin sonucudur. Git gide çözünürlük artıyor. Transkraniyal Manyetik Uyarım (tTMU) tedavisi 1980’lerden beri var ama bizim kullandığımız onun daha da gelişmiş olanı Derin Transkraniyal Manyetik Uyarım (Derin TMU), daha yeni bir tedavi yöntemi. Teknolojiye paralel olarak giden bir gelişme var.”
TEKNOLOJİ MODELLEMEYİ KOLAYLAŞTIRIYOR
Bir de uluslararası çapta insan beyni modellemesi üzerine çalışma yürütüldüğünü belirten Prof. Dr. Sultan Tarlacı, “Dünyanın değişik yerlerinden yüksek çözünürlüklü, kaliteli çekilmiş görüntüler bir araya toplanarak beynin ince yapısı da modellenmeye çalışılıyor. Tabii 1 mm bile beyin için çok büyük bir alan. 1 mm’lik alanın içerisinde on binlerce hücre, yüz binlerce bağlantı var. Mikron düzeyinde yapılar var yani. Saç teli kalınlığının bile daha altında yani. Teknoloji anlamayı ve modellemeyi kolaylaştırıyor. Bunun varacağı yer de gide gide kopyalama var. Şimdi kaba yapı olarak, bir süre sonra ince yapı olarak, bir süre sonra da işlev olarak göreceğiz.” dedi.
PROF. DR. NEVZAT TARHAN: BEKLENTİDEN DAHA İYİ GÖRÜNÜYOR
Hediyenin kendisi için sürpriz olduğunu belirten Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Teorik olarak böyle bir şeyin yapılabileceğini tahmin ediyordum ama nörolog uzmanlarımızın böyle bir hediye sunmaları çok heyecan verici oldu. Nörolog ve nöroradyolog hocalarımıza teşekkür ederim. Prof. Dr. Sultan Tarlacı hocamız bu beynin Türkiye’de 3D yazıcıyla yapılmış ilk beyin olduğunu ifade etti. Doğrusu biraz daha küçük bekliyordum. Beklentime kıyasla daha iyi olduğunu gördüm.” diye konuştu.
RADYOFREKANS İLE BEYİN TEDAVİSİ YAPILABİLECEK
Prof. Dr. Nevzat Tarhan, ‘Artık birçok erken tanıda ve hastalığın seyrinde 3D yazıcı aracılığıyla bir kimsenin beyin hacim ve basınç değişiklikleri takip edebilebilecek.’ dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
Hatta beynin network’ündeki değişiklikleri, traktografi gibi beyin yollarının da haritası çıkarılabiliyor. Şu anda bilimin yeni uzayı beyindir. Beyindeki bağlantıların ortaya çıkması psikiyatrideki hastalıkların tanısını da değiştirecek. Mesela şizofreni demeyeceğiz de, ‘beynin şu bölgesinin konneksiyon yani bağlantı bozukluğudur’ diyeceğiz.
Bu da artık radyofrekans ile beyni tedavi etme ihtimalimizin olduğunu gösteriyor. Önümüzdeki yıllarda, herhangi bir cerrahi müdahale yapmadan radyo frekans dalgaları yoluyla beyinde yalnızca hasta olan bölgeyi tedavi edebilme fırsatımız olacak. Bu sayede beyindeki birçok hastalık tedavi edilebilecek ve bozulmuş fonksiyonlar tekrar kazandırılabilecek. Bu artık bilim kurgudan çıktı ve bilimsel menzile girerek uygulamaya dökülebilir bir hale geldi.
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol