Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden itibaren sayısını unuttuğumuz kadar tehlikeli badireler atlattı ancak bir şekilde söz konusu tehlikeleri savuşturarak bu zamana kadar gelmiş oldu.
Biz belli zamanlarda belirtiriz, bizim ülkemizde başarıyı ya da başarısızlığı tayin eden yegane ve tek kurum siyasettir. Hayatımızın nerede ise tamamını kontrol eden siyaset kurumu doğduğumuz günden son nefesimizi vereceğimiz ana kadar ne yapacağımıza yada ne yapmayacağımıza karar verir.
Siyaset kurumu istese belki üzerindeki yükün büyük bir kısmını daha alt noktadaki kurum ve kuruluşlara devredebilir ancak elindeki gücü hiçbir şekilde devretmek istemeyen siyaset kurumu sayesinde bir noktadan sonra kendimizi nefes alamaz durumda hissettiğimiz oluyor.
Bizdeki siyasi partileri iktidar yapanda, uzun süre iktidarda tutanda söz konusu siyasi parti başarısız olduğunda yapılan ilk seçimde muhalefete gönderen de seçmen iradesidir.
İktidara gelen siyasi parti vatandaşın yüzünü güldüren halkı sevindiren çalışmalar yaptığı zamanlarda hiçbir sorun yaşamıyor zaten böyle bir çaba gösteren partiyi seçmen ikinci üçüncü dönemlerde de iktidara taşıyabiliyor.
Asıl sıkıntı iktidarın artık vatandaşa vereceği bir şey kalmadığında başlıyor. İşte o andan sonra kendisine oy veren seçmen kitlesinin başka siyasi partilere yöneldiğinin farkına varan iktidarlar o andan sonra iktidarı korumak adına kendisine göre uygun gördüğü tüm yolları denemekten geri kalmıyor.
Sabah erken saatlerden itibaren mesleğimiz gereği bir taraftan hiç kapanmayan televizyonlardan bir taraftan elimizdeki akıllı telefonlardan bir taraftan da internet aracılığı ile medya kuruluşlarındaki haberleri kaçırmamaya azami gayret sarf ediyoruz.
Dikkat edin günün hangi saatinde olursa olsun televizyon ekranlarındaki spikerlerin sunmak istediği haberler asla onların istediği gibi olmuyor zira hemen her haber programında en az bir tane “son dakika” haberi ekranlarda kendisini gösteriyor.
Bu kadar kargaşa anında işin doğrusu “-Ne oldu da son dakika bir haber gelmedi, sabah erken saatlerde birisinin evine baskın yapılmadı, kendisine ait bir sosyal medya hesabından yaptığı ileti ile ilgili birisi tutuklanmadı?” sorularını nerede ise sormayan kalmadı gibi.
Toplumun çok büyük bir çoğunluğu bu kadar karmaşa dolayısı ile işin doğusu nefes alamaz duruma gelmiş vaziyette, Siyaset kurumu var olan iktidarını devam ettirebilmek adına akla hayale gelmeyen atraksiyonlar yaparak en azından kendisine oy veren seçmen kitlesini kutuplaştırmak ve kendi partisine kanalize etmenin mücadelesini veriyor.
Bütün bu toz duman arasında vatandaş şaşkın ve umutsuz bir şekilde oradan oraya koşturup duruyor.
Nefes alamamak söylemi bugünlerde daha fazla seslendirilmeye başlandı.
Biraz insaf, biraz merhamet.