03 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimde partisini tek başına iktidar yapan o gün bu günde yerelde ve genelde iktidarını devam ettiren Tayyip Erdoğan gibi bir liderin partisinde siyaset yapmak kabul etmek gerekir ki dünyanın en kolay ve en zevkli işlerinden birisi.

Tayyip Erdoğan’ın bulunduğu siyasi kurumda milletvekilliğine, belediye başkanlığına ya da siyaseten başka bir makama talip olanlar için çalışmak, yorulmak, kulis yapmak gibi siyasetin gereklerinden hiç birisine ihtiyaç olmadığı artık herkes tarafından kabul edilen bir gerçek.

Başta CHP ve MHP olmak üzere siyaset sahnesinde bulunan diğer siyasi partiler genel ya da yerel seçimde partilerinin oy oranlarını daha yukarıya çekecek, toplumun her kesiminden oy alabilecek isimleri bulmanın telaşına düşüyorlar ki seçmeni bu adaylar ile daha kolay ikna edebilsinler.

Ancak AK Parti’de durum tamamen bu anlattıklarımızın tersi bir şekilde ilerliyor. Zira bir şekilde AK Partide milletvekili ya da belediye başkan adayı olabilmiş kim varsa Tayyip Erdoğan’ın karizması sayesinde hayatı boyunca gelemeyeceği makamlara gelebiliyor.

Mesela Türkiye’nin herhangi bir bölgesinde yapılacak olan genel seçimde AK Parti listesinden milletvekili olan ve seçimi kazanarak TBMM’nin yolunu tutan siyasetçiler çok kısa bir süre sonra başka bir siyasi partinin listesinde aday olsunlar kazanmaları mümkün değildir.

Bundan yıllar önce bizi ziyarete  gelen bir AK Partili milletvekili dostumuz ile bu meseleyi konuşurken milletvekili dostumuz bizim üçüncü kattaki gazete büromuzun penceresinden aşağıdaki ayakkabı boyacısını, yoldan geçen simitçiyi, üç tekerlekli araç içerisinde haşlanmış mısır satan müteşebbisi gösterip "Sayın genel başkanımız ilk seçimde bizim yerimize bu simitçi, ayakkabı boyacısı, mısırcı kardeşlerimizi aday göstersin inan onlar da milletvekili olup TBMM’ye gidebilirler. Zira seçmen AK Parti’nin milletvekili listelerine bakmıyor, sadece ve sadece Tayyip Erdoğan’a bakarak oy kullanıyor" şeklinde bizim de sonuna kadar katıldığımız bir gerçeği ifade etmişti.

Bu durum bir şekilde kendisini AK Parti’ye atmış hiçbir özelliği bulunmayan tek sermayesi Tayyip Erdoğan’ın gölgesinde siyaset yapmak olan pek çok partiliyi de istemezük havasına sokmuş. Sözünü ettiğimiz bu istemezükçü ekip dışarıdan AK Parti’ye katılmak AK Parti’de siyaset yapmak isteyenlerin önüne set olabilmek için olanca güçleri ile mücadele ediyorlar.

Biz iktidara geldiği 03 Kasım 2002 tarihi itibarı ile AK Parti’yi son derece geniş tabanlı bir koalisyon partisi olarak görüyor, değerlendiriyoruz. Dünya’da eşi benzeri olmayan bir karizma ile başka lider ve partilere iktidar şansı vermeyen Tayyip Erdoğan’ın bu duruşu karşısında dikkat edilirse, sayısını bile hatırlamayacağımız kadar fazla lider ve bir o kadarda siyasi parti tarihin tozlu raflarında yerlerini aldılar.

Tayyip Erdoğan’ın liderliği karşısında iktidar için alan bulamayan partilerin çoğu yukarıda belirttiğimiz gibi siyaset sahnesinden silindi. Liderliğinden sonuna kadar emin olan, kendisine sonuna kadar güvenen "Başka bir lider benim partimde siyaset yaparsa benim liderliğim sıkıntıya girer" şeklinde asla bir düşüncesi olmayan Erdoğan’ın bu duruşu AK Parti dışındaki pek çok siyasi oluşumu da parti içerisinde koalisyon yapmak zorunda bırakıyor.

Bu duruş sayesindedir ki Aydınlık Türkiye Partisi (ATP) Yıldırım Tuğrul Türkeş, HAS Parti Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, DP Genel Başkanı Süleyman Soylu’da son derece doğru siyasi kararlar verip AK Parti’ye katıldılar ve kabul etmek gerekir ki parti içerisinde de güzel hizmetlere imza atıyorlar.

Ankara’dan, yurt geneline doğru yolculuk başladığında yazımızın başında da belirttiğimiz gibi Tayyip Erdoğan’ın gölgesinde siyaset yapmaktan başka hiçbir özelliği olmayan partinin yükünü almaktan çok, partiye yük olan çok sayıda partili de AK Parti’ye kendilerinden başka hiç kimsenin gelmemesi adına yapmadık numara bırakmıyorlar.

Bir kez daha belirtiyoruz. Bugünlerde pek çok siyasi partinin yapmaya çalıştıkları koalisyon Tayyip Erdoğan’ın karizması ve liderliği sayesinde AK Parti içerinde zaten yıllardır uygulanıyor. 

Her dünya görüşüne mensup siyasetçinin kendisine yer bulabildiği, herkesin fikrini söyleyebildiği, her dünya görüşünün temsil edildiği AK Parti’de oluşturulan koalisyon daha uzun süre devam edecek gibi.

Yıllar yılı sırtını Tayyip Erdoğan’a dayamış, hiçbir özelliği olmadığı halde, Erdoğan sayesinde hayal bile edemeyeceği makamlara gelmiş çok sayıda siyasetçinin hangi projeleri geliştirdiği, partinin selameti için herhangi bir emek sarf edip etmediği şeklindeki soruları da yöneltmek beyhudedir. Zira hiç kimsenin yaptığı bir çalışma yoktur.

Bu şekilde kendisini partinin il, ilçe, belde merkezlerinde sahibi olarak gören, kerameti de kendilerinden menkul arkadaşlara tavsiyemiz gölge etmeyin başka ihsan istemez şeklinde olacaktır.

Sadece ve sadece Tayyip Erdoğan’a ayak bağı olmayın yeter.