BURSA (AA) - EMİN İLERİ - Bursa Teknik Üniversitesi (BTÜ) Orman Fakültesi Orman Entomolojisi ve Koruma Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuzhan Sarıkaya, Türkiye'nin yangınla mücadele konusunda dünyanın sayılı ülkelerinden biri olduğunu belirterek, "Yıllık ortalama 6 bin hektar orman alanımız yanar ve yangın başına baktığınızda yanan alan sayısı 2,6 hektardır. Akdeniz havzasındaki ülkelerle karşılaştırdığımızda Portekiz'e göre 30 kat daha az, İspanya'ya göre 16 kat daha az alanımız yanmıştır." dedi.
Sarıkaya, AA muhabirine, Türkiye'nin Akdeniz iklim kuşağında yer alan coğrafi konumu itibarıyla sahip olduğu elverişsiz meteorolojik şartlar, yanıcı Akdeniz bitki örtüsü, engebeli topoğrafik yapı ve yoğun insan faaliyetleri sonucunda orman yangınlarının kaçınılmaz olgu haline geldiğini söyledi.
Küresel ısınmanın etkisiyle orman yangınlarının öneminin daha da arttığına dikkati çeken Sarıkaya, özelikle nemin düşük, sıcaklık değerlerinin yüksek olduğu Akdeniz iklim kuşağında bu tehlikenin boyutunun her geçen yıl giderek artmaya devam edeceğini dile getirdi.
Türkiye'nin geçmişte de büyük orman yangınlarına maruz kaldığını belirten Sarıkaya, "Yoğun olarak orman yangınlarıyla bir savaş veriyoruz. Yangın riski gelecekte de gitgide artacak. Yüksek sıcaklık dereceleri, bunun karşısında çok düşük nem dereceleri. Örnek vermek gerekirse kuvvetli yangınların devam ettiği Marmaris'te iki gün önce son yılların sıcaklık rekoru kırıldı, 45,5 derece. Aynı anda nem ancak yüzde 10 civarındaydı. Bu, en ufak bir kıvılcımda orman yangını çıkaracak ortam yaratmakta. Bir diğer konu bulunduğumuz Akdeniz ve Ege ekosisteminde kolay yanabilir bir vejetasyon (bitki örtüsü) olması. Kızılçam ve maki vejetasyonunun elemanları olması. Bu da yine yanmayı bu anlamda meteorolojik koşullar uygun olduğu zaman tetiklemekte." diye konuştu.
Sarıkaya, ekstrem bir koşul yaşandığına işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye ormancılığında ve yangınla mücadele konusunda çok olağanüstü süreçten geçiyoruz. Aslında bir afet durumu ve bu ekstrem koşullarda da büyük yangınlar kategorisinde mücadele etmek durumunda. Türkiye, yangınla mücadele konusunda dünyanın sayılı ülkelerinden birisidir. Yıllık ortalama 6 bin hektar orman alanımız yanar ve yangın başına baktığınızda yanan alan sayısı 2,6 hektardır. Akdeniz havzasındaki ülkelerle karşılaştırdığımızda Portekiz'e göre 30 kat daha az, İspanya'ya göre 16 kat daha az alanımız yanmıştır. Bu konuda oldukça başarılıyız. Hatta ilk müdahale konusunda 12 dakikalık bir süre var. Fakat söylediğim gibi şimdi çok ekstrem bir koşuldayız, bu ekstrem durumda büyük yangınlarla mücadele eden organizasyon yapısı da tek bir yangın yerine çok sayıda yangına müdahale etmek için bölünmüş durumda. Daha önce Türkiye tarihinde görülmemiş ölçekte afet durumunda bir durumla karşı karşıyayız."
Orman yangınlarının sadece Türkiye'de devam etmediğine dikkati çeken Sarıkaya, "Halihazırda İtalya'da 300 yangın aynı anda devam ediyor. ABD ve Yunanistan'da yangınlar var. Hatta çok soğuk bölge olarak bildiğimiz Sibirya'da da üç aydır yangın devam ediyor. Sibirya'da mesela 1 milyon 800 bin hektarlık bir orman alanı yandı." dedi.
- "Yangınların yüzde 90'ı insan kaynaklı"
Yaban Hayatı Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebubekir Gündoğdu da orman yangınları için kritik olan şeyin yangının çıkmasını engelleyecek, önleyecek ortamın oluşmasını sağlamak olduğunu söyledi.
Yangını orta ve büyük ölçekli yangına dönüştükten sonra söndürmenin tüm dünya için zor olduğunu vurgulayan Gündoğdu, "O yüzden yangın çıkmadan önce önlemek önemlidir. Türkiye'deki yangınların en büyük çıkış nedenlerden biri insanların doğayı daha fazla kullanıyor, daha çok talep ediyor olması. İnsanlar doğayı kullanmaya başladıkça insan kaynaklı yangınların oranı daha da artıyor. Zaten ülkemizdeki yangınların yüzde 90'ı insan kaynaklı çıkıyor. Bu ihmal, dikkatsizlik, kasıt hepsi bir arada." diye konuştu.
Gündoğdu, ormanlık alanları kullanma şeklinin öğretilmesi gerektiğini dile getirerek, şunları kaydetti:
"Pandemi ile insanlar doğayı olduğundan daha fazla talep ediyor. Benim bu konuda şöyle bir önerim var, tıpkı pandemide yaptığımız sokak kısıtlamalarına benzer şekilde ormana giriş kısıtlamaları yapılmalı. Ne zaman yapılmalı; tüm yaz değil de sıcakların çok arttığı, nemin çok düştüğü, bu 28 Temmuz'dan bu yana süreçte olduğu gibi durumlarda yapacağımız şeydir. Selde olduğu gibi meteoroloji tarafından önceden yapılan erken uyarı sistemi olması lazım. İşte vatandaşa denilmesi lazım ki '1-10 Ağustos arasında ormanlara giriş-çıkış yasak.' Yani bunu belki yılda iki üç kere yapmamız gerekecek. Bu, yangınların büyük bir kısmını önleyecektir."
28 Temmuz'da başlayıp yayılmaya devam eden yangınların daha önceki yangınlardan farkına da değinen Gündoğdu, "Bu yangınları diğer yangınlardan ayıran şey, yangının kentlere, yerleşim yerlerine, turizm yerlerine, fabrikalara sıçraması. Demek ki sadece orman teşkilatı değil, bunun içinde belki belediyeler, AFAD, silahlı kuvvetler, hepsi beraber bu tarz kritik noktaları korumada farklı organizasyona gitmesi gerekiyor. Teçhizat konusunda da bir organizasyon yapılabilir." ifadelerini kullandı.
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol