Bugün ülkemiz aynı Kurtuluş Savaşında olduğu gibi küresel emperyalistlere karşı büyük bir savaş vermektedir. Ulusal birliğimize, bölünmez bütünlüğümüze karşı yürütülen bu savaşa ancak Kuvayı Milliye ruhuyla karşı koyabiliriz. 
Üzerimize; küresel sermayenin tetikçiliğini yapan ülkeler, bunların yerli işbirlikçileri, çok yönlü ve çok boyutlu terör eylemleri ile ekonomik yaptırımlarla, tanklarla, hendeklerle, bombalarla tüfeklerle vicdansızca gelmekteler. 
Bunların yarattığı sorunlar yüzünden devletimiz, Yugoslavya gibi parçalanırsa, yâda Irakta ve Suriye’de olduğu gibi çökertilirse bunun altında bütün millet olarak kalırız. Gün iç çekişmeleri, kişisel dargınlıkları bir yana bırakıp küresel şer odakları ve onların yerli işbirlikçilerine karşı birleşme günüdür.
Yaşanmakta olan küresel çetelerin oyunları ve planlarının hiçbirisi yeni değildir. Bu ülkenin yerli ve milli olan, ülkenin kaderinde etkin rol oynayan kişilere karşı her zaman yeniden tekrarlanmıştır. Ve her seferinde ne yazık ki yerli işbirlikçi bulmakta zorlanmamışlardır.  
15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, milletimize karşı yapılan hain darbe teşebbüsünün benzeri II. Abdülhamit Hana 19 Mayıs 1878 Tarihinde Ali Suavi tarafından yapılmıştır. Türkiye Cumhuriyetinin Kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e karşı birçok kez suikast teşebbüsünde bulunulmuştur. 
Emperyalizme karşı mücadele eden, Siyonizm’in kirli amellerine hizmet etmeyen yerli ve milli bir duruş sergileyen, adeta ülkenin kaderinin kendi kaderi ile bütünleşen liderlere karşı her zaman aynı kirli oyunlar tekrar tekrar sahnelenmiştir.
Büyük bir imparatorluk olan Osmanlı’nın gayrimüslim unsurlarının, imparatorluk sonrası kendi devletlerini kurma projelerine hem Abdülhamit hem de Atatürk karşı çıkmıştır. Abdülhamit Filistin topraklarını vermeyerek Siyonistleri geri çevirmiştir. Atatürk ise İsrail devletinin Avustralya’da kurulması gerektiğini savunmuştur. 
Abdülhamit Ermeni devletinin imparatorluk toprakları üzerinde kurulmasını önlemek için Güneydoğu halkının temsilcilerinden Hamidiye alaylarını oluşturarak bir Ermeni devletinin oluşumunu önlemeye çalışmıştır. 
Atatürk “Misakı Milli Sınırları içerisinde vatan bir bütündür “diyerek Türk Devletinin sınırlarını çizmiş ve devletin temellerini atmıştır. Bugün yine Küresel şer çeteleri, hain yerli işbirlikçileri tankıyla, topuyla, hendekleriyle, canlı bombalarıyla, ekonomik silahlarıyla ülkemiz üzerinde bir ameliyat yapmak için geliyorlar. 
Bu ameliyatı yapmanın önünde en büyük engel Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı görüyorlar. Milletin feraseti, devletimizin yerli ve milli unsurları ile Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliği her seferinde bu oyunu bozuyor.
Bugün aynı Kurtuluş Savaşında verdiğimiz gibi bir mücadelenin içerisindeyiz. Doğusuyla, batısıyla etrafımız kuşatılmış durumda. İçeride birlik ve bütünlüğümüzü sağlayamazsak çok büyük acılar çekeriz. 
Gün, küresel sermayenin uluslararası çeteleri ve hain yerli taşeronlarına karşı, Kuvayı Milliye Ruhuyla yerli ve milli güçlerin “Tek Vatan, Tek Devlet, Tek Bayrak” ülküsünde bir araya gelme zamanıdır.
 Hep birlikte "Ya İstiklal, Ya Ölüm" deme zamanıdır. 


Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37