14 Mayıs Pazar günü yapılan seçimde TBMM’de görev alacak milletvekilleri seçildi. 28 Mayıs Pazar günü yapılan ikinci tur Cumhurbaşkanlığı Seçimi'nde de yeni Cumhurbaşkanı'nın kim olacağı netleşti.
Bilindik süreçtir. Seçime kadar herkes kazanıyoruz umudu ile koşar, çalışır, çaba gösterir. Sandıklar açıldığında kazanan taraf zafer naraları atar, kaybeden taraf birkaç gün kaybetmenin verdiği moral bozukluğu o taraftaki herkesin sesini soluğunu keser. Ardından da yine aynı kesim "Seçimi neden kaybettik ?" sorusuna cevap bulmaya çalışır.
Biz de bilindiği gibi seçim sürecinin başlaması ile birlikte üyesi olduğumuz İYİ Parti'nin genel merkezine gittik, gerekli evrakları ilgili görevlilere vererek aday adaylığı sürecimizi tamamladık.
09 Nisan tarihine kadar İYİ Parti'den aday adayı olan 44 arkadaşımız ile birlikte, SKM’nin yazdığı program çerçevesinde il sınırları içerisindeki ilçelerin tamamını dolaşmaya başladık.
09 Nisan tarihinde İYİ Parti Genel Merkezi'nin yaptığı açıklama sonrasında 14 kişilik aday listesinin 8'inci sırasında yer bulduğumuzu anlamış olduk.
Aday adaylığı başvurusunda bulunan 44 arkadaşımızın tamamının niyeti de söylemek lazım ki ilk 2 sırada, en azından ilk 3 sırada olmak, biraz kendisinin ama daha çok İYİ Parti Genel Merkezi'nin göstereceği performans ile TBMM’ye gitmekti.
Aday adayları kendi ölçülerinde böyle bir çalışma yaparken Ankara’da bir kesimin Millet İttifakı bir kesimin de Altılı Masa dediği oluşum, Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı ile ilgili hararetli saatler geçiriyordu.
Biz son 2 yılda İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile birlikte nerede ise tüm Türkiye’yi dolaştık. Gittiğimiz her şehirde, ilçede, kasabada, köyde daha çok gazeteci hassasiyeti ile "Millet İttifakı'nın Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?" sorusuna çok büyük oranda Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu cevabını aldık. Aynı cevaplar İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e de ulaşmış olmalı ki, Akşener’de sürekli kazanacak aday vurgusu yaptı, durdu.
O günlerde cereyan eden masadan kalkma hadisesi cereyan etmeden önce tüm anketler İYİ Parti'yi yüzde 19 oy oranına gösteriyordu. İşte böyle bir süreçte Akşener’in masadan kalkması, arkasından da masaya tekrar oturması, o zamana kadar oyunu en çok artıran ve seçime kadar daha fazla yükseltecek tek siyasi oluşum İYİ Parti'dir gerçeğini tam ortadan ikiye böldü.
Bu meyanda başlayan seçim çalışmalarında kabul etmek gerekir ki hem İYİ Parti'nin genel merkezi hemde İYİ Partinin yurt genelindeki tüm milletvekili adayları olağanüstü bir tempo ile çalıştılar sahada basmadık alan, sıkmadık el bırakmadılar.
Bu kadar uğraşmanın, didinmenin, koşturmanın bir işe yaramadığı en azından, İYİ Partinin yurt genelinde beklenilen milletvekili sayısı ve oy oranına ulaşamadığı sandıklar açıldığında ortaya çıkmış oldu.
Bizde İYİ Parti'nin seçim süreci başladığı andan itibaren gece gündüz bir dakika bile durmadan çalışan bir milletvekili adayı olarak, çıkan neticenin verdiği moral bozukluğundan halen daha kendimizi kurtarabilmiş değiliz.
Seçim sonrasında günlerdir Edirne’den, Kars’a telefonla arayan yüzlerce arkadaşımız, var olan tüm iletişim araçları vasıtası ile bize ulaşan binlerce partilimiz "-Yüksel Ercan sana ne oldu, dünya ile ilişiğin kesildi, bundan sonra ne olacak, lütfen seçim sonucu ile ilgili fikirlerini söyle" diye baskı yapıp duruyorlar.
Bizim an itibarı ile İYİ Parti'de sade bir üyelikten başka bir vasfımız yok. Milletvekili adaylığı sıfatımız ise bilindiği gibi 14 Mayıs akşamı sandıklar açıldığında sona erdi. Dolayısı ile partinin bundan sonrası ile ilgili kararı verecek olan merciler Genel Merkez, İl, İlçe ve belde başkanlıklarıdır.
Ancak bizi arayan, fikirlerini söyleyen dostlarımız seçimde başarısız olunmasının ilk iki sebebinin masadan kalkma ve masaya tekrar oturması, Cumhurbaşkanı adayının kazanmaya uzak olması, en son olarak da milletvekili adayı sıralamasında yapılan yanlışlıklar olarak değerlendiriyorlar.
Bilindiği gibi İYİ Parti Genel Merkezi ilk aşamada "30 büyükşehirde adaylarımızı ön seçim ile belirleyeceğiz" açıklamasını yaptı. Sonra bu rakamı 18’e indirdi, sonra Kocaeli ve Sakarya illerini, en sonra da Çanakkale, Trabzon ve Tokat illerini ön seçimden çıkardı.
Burada "Acaba İYİ Parti'de milletvekili adaylarının tamamı üyeye ya da delegeye dayalı bir ön seçim ile belirlemiş olsa partinin oy oranı artar mıydı?" sorusu gündeme gelebilir. Ancak bizim bu soruya cevabımız "En fazla 4-5 milletvekili daha fazla kazanılabilirdi" şeklinde olacaktır.
Bir kez daha belirtiyoruz İYİ Parti'nin tüm milletvekili adayları olağan üstü bir tempo ile gece gündüz, yağmur çamur demeden koştu anlattı. konuştu. Ancak görünen o ki seçmen İYİ Parti adaylarının konuşmalarına kulaklarını kapatmış, dinliyormuş gibi yapmış ve seçim günü koşar adım sandığa gidip oyunu AK Parti'ye ve Cumhur İttifakı'ndaki diğer siyasi partilere vermiş.
İktidarın sırf seçim kazanmak adına İYİ Parti'ye yaptığı aslı astarı olmayan ithamları da sahiplerine misli ile iade ettiğimizi de buradan ilan ediyoruz.
Biz içerisine düştüğümüz bu kaybetmişlik psikolojisinden birkaç gün içerisinde çıkabileceğimizi düşünüyoruz. Bize imkan verildiği oranda bıkıp usanmadan İYİ Parti'de siyaset yapmaya ve katkı sunmaya devam edeceğiz.
Bu açıdan İYİ Parti'nin, Kurban Bayramı öncesi yapacağı büyük kurultaydan çok ama çok umutluyuz.
Başarılı olunamayan seçimin muhasebesinin yapıldığı, seçmenin gönlüne girebilmek için hangi doğru politikaların uygulanacağı ve yeni bir yol haritasının hayata geçirildiği bir kurultay sonrası İYİ Parti'nin siyaset arenasında daha uzun yıllar söz sahibi olacağına inanıyoruz.
Seçmen Meral Akşener’e inanıyor, güveniyor.
Biz de inanıyor ve güveniyoruz.