Gazeteciliğe ve köşe yazmaya başladığımız günleri hatırlıyoruz.
Önceleri hurufat diye bilinen ve kurşundan dökülmüş harfler işi bilen bir usta tarafından tek tek dizilir, üzerine mürekkep sürülür. Yapılan haberler için ön prova baskı alınır, yapılan harf hataları düzeltilir, sonra da baskıya geçilirdi.
Fotoğrafı haberde kullanılacak olan kişi ya da kişilerin birer vesikalık fotoğrafları alınır, İstanbul Cağaloğlu’na gönderilir, burada klişe denilen çinko üzerine fotoğraf basılır ve o fotoğraf yıllar yılı kullanılırdı.
Sonra karanlık odaya geçildi. Çekilen makara fotoğraflar o karanlık odalarda tab edildi, hurufatların yerine entertip denilen ve kurşun harfleri bir kalıp halinde baskıya hazırlayan makinalar çıktı.
Sonrası malum nerede ise bir oda büyüklüğündeki bilgisayarlara merhaba dedik. Haberler ve köşe yazıları uzunluğuna göre bir A-4 ya da daha fazla kağıtlara yazılır, grafikerlere teslim edilir ve haberler baskıya hazır hale getirilirdi.
Gazetenin baskıya verildiği akşam saatlerinden ertesi gün mesaiye başlayacağımız ana kadar pek bir sıkıntımız olmazdı. Akşam ya da gecenin geç saatlerinde meydana gelen bir hadise ancak ertesi gün okuyucuların dikkatine sunulurdu.
Yıllar birbirini kovaladı, iletişimde internet olarak bilinen buluş ortaya çıkar çıkmaz artık hiçbir şey eskisi gibi olmadı.
Dünya ile birlikte bizim ülkemizde de meydana gelen hızlı iletişim son dönemlerde kağıt baskıyı nerede bitirecek hale getirtirken, ortaya çıkan sosyal medya araçları ile habercilik ve iletişim bambaşka boyutlara taşındı.
Bugün sayıları son derece fazla olan sosyal medya hesaplarından en az birisine sahip olan bir insan, dünyanın neresinde yaşar ise yaşasın adeta tek başına bir gazetecilik yapar duruma geldi.
Dünyada milyarlarca insan artık söz konusu sosyal medya araçlarını kullanıyor. Seyahatler, alışverişler başta olmak üzere aklımıza gelen tüm ihtiyaçlar sözünü ettiğimiz sosyal medya kuruluşları tarafından sağlanıyor.
Sosyal medyanın bu kadar öne çıkması ülkeleri yöneten iktidarları da bir anlamda zora sokmuş durumda. Zira dünya üzerinde var olan ülkelerdeki iktidarlar belki iktidar gücü ile medya kuruluşlarını kontrol altına alabiliyorlar ancak sosyal medya hesabı kullanan milyarlarca insanın söylemlerini engellemenin bir yolu şu aşamada yok gibi.
Burada akıllara "-Sosyal medya kuruluşlarını engellemek ya da kapatmak kime ne fayda sağlıyor?" sorusu gelebilir ki bu sorunun cevabı kesinlikle "-Hiç kimseye" şeklinde olacaktır.
Bugün çok sayıda sosyal medya hesabı milyarlarca insan tarafından kullanılıyor. Söz konusu sosyal medya kuruluşlarından birisi kapatılsa, pek çok başka sosyal medya hesabını kullanan insan anında fikrilerini diğer sosyal medya hesabından duyurabiliyor.
Artık hiç birimizin elinden bırakmadığımız akıllı telefonlar dolayısı ile dünya el kadar bilgisayarların içerisine hapsolmuş durumda. Biz en son ne zaman basılı bir gazete aldığımızı işin doğrusu unutmuş durumdayız. Zira sabah erken saatlerden gece yarılarına kadar dünyada ve bizim ülkemizde olup biten hadiseleri elimizdeki cep telefonundan takip ediyoruz.
Sosyal medya hesaplarını yasaklamanın ya da kapatmanın kimseye faydası yok. Bunun yerine ilgili sosyal medya kurumlarının uyması gereken kurallar ve ödemesi gereken vergiler uygulamaya konulsa problem kökünden halledilmiş olacak.
Dünya ne çekiyorsa kapalı toplumlardan çekiyor. Açık toplumlarda sıkıntı olmaz, her şeyin vatandaşın göz önünde cereyan ettiği bir dünyada kimsenin saklayacağı bir sorunu da kalmayacaktır.
Sosyal medya hesaplarını kapatmak yerine vatandaşın haberleşmesinin önündeki engellerin kaldırılması, artık dayanılmaz boyutlara çıkan internet ücretlerinin aşağılara çekilmesi herkesi mutlu edecektir.
En başta da bizi.