Ekonomik refah deyince milli gelirin kişi başına çağdaş dünyanın bugünkü ölçütlerine göre 108.000 – 144.000 TL (30.000 – 40.000 ABD doları) arasında olması gerekir. Bu seviyeye kimler ve nasıl yükseltecek, tabii ki geleceğin sahipleri ve yöneticileri gençlerimizdir.
Türkiye Cumhuriyetinin coğrafi konumu ve yapısı Allah’ın Türk milletine bir lütfüdür. Adeta güzel ülkemiz dünyanın merkezidir. Dünyayı tanıyanlar bunun değerini çok iyi bilmektedirler, fakat biz hala bunu öğrenemedik.
En yakın pazarlara uzaklık uçakla 2-3 saat, uzak pazarlara 5-6 saat. Bu pazarlara sahip olmak için katma değeri yüksek olan ürünler üretmek lazım. Üretim işi kendiliğinden olacak bir şey değil ve gökten zembille düşmeyecektir.
Bunun için üniversitelere ve onun içini dolduran eğitimcilere, gençlere önemli görevler düşmektedir. Eğer bir ülkede üniversiteler eğitimli ve analitik düşünen insanlar yetiştiremiyorsa, bilgi ve teknoloji üretemiyorsa o ülkenin kalkınması mümkün değildir.
Bu gerçekleşmezse insanlarımızı mutlu refaha ulaştıracak milli gelire ulaşamazsınız. Ülkemizin coğrafi durumu bu refah düzeyine ulaşmamıza çok müsait olmasına rağmen yanlış politikalar sayesinde olmamız gereken yere yıllarca gelemedik.
Bu geri kalmışlığımız gençler sayesinde olmamıştır. Gençlerin bugüne kadar yönettiğini zannettiği yöneticiler tarafından bu hale getirilmiştir. Bunu gören gençlerin bundan sonra işleri ele alması ve büyük sorumluluklar yüklenmesi büyük önem arz etmektedir.
Günümüz gençlerinin kendilerinden sonra gelecek nesillere ekonomik refahı yaşatacak gelecekleri hazırlamaları gerekir. Bunları yapmak artık zor bir iş değildir, yalnız gençlerin şunu iyi bilmeleri önemlidir; bugünkü üniversitelerin halihazırdaki durumları ile çağdaş dünya seviyesine ulaşılamayacaktır.
Gençlerin bilmesi gereken; Türk ekonomisi, tefecilerin, yabancıların ve spekülatörlerin çıkarına göre çalışan bir zemine oturtulmuş, ülkemiz yabancı bankaların risksiz taş atıp kolu yorulmadan kar cenneti haline getirilmiştir.
Türk devleti ve milleti olarak,iktisadi kalkınma konusunda 19. ve 20. yüzyılı kaybettik. Eğer 21. yüzyılı da kaybedersek, bu ekonomi görüntüsüyle, dünyada varlığımızı koruyamayız… Hepimizin bilmesi gerekir.
Gençlerimizin büyük bir cesaretle akıl ve bilimi kullanarak geleceğin, yalnız teorik eğitim görmüş, teori bilen insanları değil, teori, uygulama ve icraat yapan kendine güvenen insanları yetiştirmek olmalıdır.
Son Güncelleme: 29.05.2017 12:04
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol