Son günlerde herhangi bir kurum yada kuruluşun başında olan ve kendisini FETÖ yapılanması dışında gören bütün yöneticiler kurum ve kuruluşlarında kim varsa bir salona topluyor ve salondakilerin gözlerinin içine baka baka “Bu kuruluş içerisine FETÖ’ye bağlı kim varsa derhal istifa etsin, yoksa biz gereğini yapacağız” diyerek amiyane tabirle “sünnetçi korkusu” veriyorlar.
Dikkat edin bizim bu bahsettiğimiz durum aşağı yukarı Türkiye’nin bütün yerleşim merkezlerinde aşağı yukarı aynı ifadeler kullanılarak hayata geçirilmeye çalışılıyor, kurumun başında bulunanlar muzaffer bir komutan edası ile asıp kesiyor sonrasında ise muhtemelen en az 3-4 kişinin ayağa kalkıp “Efendim biz FETÖ’ye bağlıyız, sizin bu ifadenizden sonra da bu kurumdan istifa ediyoruz” şeklinde bir uygulama bekliyor.
FETÖ ile ilgili mücadelede işin geldiği ve tıkandığı nokta maalesef burasıdır, Devletin başta istihbarat Dairesi olmak üzere çok sayıda kurumunun yapması gereken ancak biraz partizanlıktan olsa gerek mücadelede futbol deyimi ile “Top ceza sahası dışında dolaştırılmaya” başlayınca iş döndü dolaştı “Siz istifa edin eğer etmezseniz biz gerekeni yapacağız” noktasına kadar geldi.
Bugünlerde FETÖ ile gerçekten mücadele edilmesini isteyen kim harsa bir tamamı “İş dönüp dolaşıp siyasetçilere gelince tıkanıklık başladı, Türkiye’nin en ücra köylerinden birisinde görev yapan öğretmeni, kasabı, manavı FETÖ’cü diye görevinden alan yapı ne yazık ki iş siyasetçilere gelince bir anda duruyor, bu hangi vicdana sığar.?” diye sitemde bulunuyorlar.
Konu ile ilgili olarak geçtiğimiz Salı günü TBMM’de grup toplantısında konuşan MHP Genel başkanı Devlet Bahçeli, "FETÖ'yle süren yoğun mücadelenin sosyal maliyetini hesaba katmak zorunludur. 29 Ekim'de yayımlanan 675 ve 676 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerle 10 bin 159 memur ihraç edilmiştir. Buna karşılık memuriyete iade edilenler de olmakla birlikte, bunların sayısı oldukça az düzeydedir.
Suçu sabit görülenler, FETÖ'yle irtibatı veya iltisakı bulunanlar şüphesiz devletin hiçbir kademesinde tutulmamalıdır. Bu konudaki irademiz nettir. Ancak sürekli artan mağduriyet ve şikayetleri etraflıca incelemeden insanları açlığa ve çaresizliğe itmek İslami ve insani hiçbir değerle bağdaşmayacaktır. İhanet edenler ayıklanmalı, FETÖ'yle bağlantısı olanlar kaçtıkları yere kadar kovalanmalıdır ama eften püften nedenlerle, cılız ve ucuz suçlamalarla iktidar gücünü kötüye kullanmaktan da kesinlikle uzak durulmalıdır.
Kripto FETÖ'cülerin hala görevde bulunduğu, iftiralarla çok sayıda kamu görevlisinin memuriyetten atılmalarını sağlayarak sürdürülen mücadeleyi savsaklamak amacında oldukları çok sık dile getirilmektedir. Bu iddianın doğru olup olmadığı süratle açıklığa kavuşturulmalıdır. Herhangi bir suçu olmayıp işi, mesleği ve ekmeği elinden alınanların feryat ve figanları toplumsal güven ve huzur açısından büyük bir risktir.
İktidarın daha sabırlı, soğukkanlı, adaletin ruhuna uygun hareket etmesi başlıca dilek ve tavsiyemizdir. Hükümet gittikçe ağırlaşan, yaygınlaşan ve herkesi vurmaya başlayan FETÖ'yle mücadele sürecinde, hukukun temel ilkelerinden ayrılmamalıdır. Zabıt katibine, garsona, sıvacıya, hizmetliye, ebe ve hemşireye kadar inen; ama hala siyaset ayağına değmeyen, üst mevkilere dokunmayan FETÖ'yle mücadelenin, bu gidişle inandırıcılığını kaybetmesi olağan ve mümkündür. Bu itibarla hukuk herkese eşit uygulanmalı, aynı ölçü ve dozajda etkisini göstermelidir" diyerek konunun önemini bir kez daha dile getirmiş durumdadır.
15 Temmuz öncesi FETÖ ile içli dışlı olan kim varsa tamamı zaten vatandaşlar tarafından bilinmektedir, Hükümetin İstihbarat birimleri tarafından bilindiği kadar vatandaşlar tarafından da FETÖ mensubu yada sempatizanı olarak bilenen bir sürü “şaklaban” gözümüzün önünde dolaşıp dururken kamu kuruluşlarındaki yöneticilerin “Biz burada kimlerin FETÖ’cü olduğunu biliyoruz acil bir şekilde istifa edin siz etmezseniz biz gerekeni yapacağız” diyeceklerine hakkaniyet ölçüleri içerisinde FETÖ’cü olarak bildikleri ile ilgili gerekeni yapmak durumundadırlar.
Bildik hikayedir…Nasreddin Hoca bir köyde misafirken heybesini yitirmiş. Köylülere:- "Ya heybemi bulun, ya da ben yapacağımı bilirim" demiş. Köylüler telaşlanmışlar, korkmuşlar da. Arayıp taramışlar, sonunda heybeyi bulup Hoca'ya getirmişler. Köyden ayrılırken de :- "Hocam" demişler, "heybeyi bulmasa idik ne yapacaktın ?" Hoca şöyle bir elini sallayıp :- "Hiç" demiş, "evde eski bir kilim vardı, gidince onu bozup heybe yapacaktım !"
Şimdi kendi kurumlarındaki insanları bir araya toplayıp“ Bu kuruluş içerisine FETÖ’ye bağlı kim varsa derhal istifa etsin, yoksa biz gereğini yapacağız” diyen yöneticilere sormak lazım “ Sizin bildiğiniz ancak kendilerini FETÖ’cü olarak görmeyen vatandaşlar istifa etmedikleri takdirde ne yapacaksınız..?
Bir bildiğiniz varsa lütfen söyleyin de bizde bilelim..
Son Güncelleme: 06.11.2016 22:41
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol