15 Temmuz tarihinde meydana gelen darbe girişiminden sonra hepimizin bildiği gibi KHK’lar ile çok sayıda televizyon kanalı, radyo, gazete ve dergi kapatıldı. Terör örgütü PKK yada FETÖ’ye mensup oldukları iddiası ile kapatılan bu yayın kuruluşlarına her gün yenileri ekleniyor.

Çok sayıda Televizyon kanalının ve Radyonun kapatılmasından ve frekanslarının iptal edilmesinden sonra ortaya kendileri “İslami” yada “Dindar” diye niteleyen ve bizim artık sayısını unuttuğumuz kadar Televizyon ve Radyo  kaldı.

Kendilerini “İslami” yada “Dindar” olarak tanımlayan Televizyon kanallarında ve Radyolarda Müslüman kardeşlerimiz sıcak satış yapıyor, “Eldivenden merdivene, İğneden ipliğe” ne varsa “Doğrudan satış sistemi” ile vatandaşa satmaya çalışan Müslüman kardeşlerimizin bu pazarlama tekniklerini  takdirle karşılıyoruz, yöntemlerini  çokta beğeniyoruz.

Bizim garibimize giden durum  “Dindar” kanallarda satış yapan bu kardeşlerimiz “Duygusal din tüccarlığını” çok iyi kavramış olmalarıdır.

Genellikle “Allah, Peygamber, sahabeler Allahuekber, Bismillahirrahmanirrahim, Estağfurullah, Maşallah, İnşallah, Sizde faydalanın, Beğenmezseniz paranızı iade edip ürünü de sizde bırakıyoruz” şeklinde başlayan ve saatler boyu devam eden “Dini argümanları Sömürünün” temelini iyi öğrenmişler, Duygusal yaklaşımı dini terimler yoluyla bir allayıp pulluyorlar ki bu mamullere kayıtsız kalmak nerede ise imkansız gibi.

Bir anda aşağı yukarı kendisini “İslami” yada  “Dindar” olarak tanımlayan Televizyon kanalları ve Radyo istasyonlarından arz-ı endam eden  “Satış uzmanlarımız” o mübarek ve  “Davudi” sesleri ile başlıyorlar haykırmaya..

-Bir adet  seccade alana bir adet bedava. On adet alana on bizden. Yanında kıbleyi gösteren tesbih  bedava bizden hediye, Sadece kırk dokuz doksan liraya. Kargo ücretimi o da bizden olsun. ----

-Hediyemiz kıyağımız son yüz adet Çörekotu yağı. Peygamberimiz İslam’ın nurlu peygamberi ölümden öte ölümden başka her şeye faydalı dediği çörekotu alın alın alın.

-Beş şişe alana beş şişede bizden. Yanında on adet zırhlı cevşen. On şişeyi al! Bitiremedin fazla geldi eşine dostuna komşuna ver. Dua al sevap kazan.

-Sadece bu saatler arasında son yüz şişe için kırk dokuz doksana. Birazdan arayıp abi evladım çocuğum bir şişe ver desen yok. Allah için yok. Müslüman! çabuk davran hemen ara!. Kargo ücreti bu günlük bu kardeşinizden.  Müslüman kardeşimizin hediyesi kargo ücreti yok. Beş şişe alan yanında beş şişe bedava

-Kapına kadar hizmet. Beğenmedin paranı anında iade ediyoruz. Allah rızası için, Müslüman kardeşin için, sağlığın için, komşun için al on şişe dağıt. Alemi İslam’ı sevindir. Zikirmatik, ezan okuyan seccade, tesbih, takke…

-Beş adet Kuran. Sadece kırk dokuz doksana. Al oku, okut dağıt. Beş adet de yanında benden bedava. Alemi İslam’a hizmet olsun. Kargo ücreti on lira o da bizden olsun. Bu fiyata hiçbir yerde bulamazsın. Piyasada sadece bir adedi kırk dokuz liraya alınamayan bu Kuran beş adedi yanında beşte bizden sadece kargo da bize ait kırk dokuz doksana.

Bu şekilde 7/24 “Doğrudan satış” yada 'Sıcak Satış' yapan mümin kardeşlerimize sorarsanız alacağınız cevap "İslam’a hizmet ediyoruz, Dine hizmet ediyoruz, Müslümanlığa hizmet ediyoruz" şeklinde olacaktır.

Televizyonlarda ve Radyolarda Bu işi yapanların Müslümanlığı konuşmalarından yağ damlayarak anlaşılıyor. Bu işi yapanlar İyi birer dilenci gibi, “Allah razı olsun bir sadaka” der gibi yalvarıp duruyorlar.

Bu cenah İslam’a dine  bulayıp  duygu sosuna büründürdükleri ürünlerini pazarlamaya çalışıyorlar. İşin garip tarafı bu şekildeki satışlardan Korkunç paralarda kazanıyorlar, Dindar kesimin yoksul insanları kendilerine “Allah” diyene, “İslam” diyene, “Din” diyene umutla inançla imanla sarılıyorlar ve kendilerine para karşılığı sunulan bu materyallere sahip olmayı bir noktadan sonra “ İslama katkı ” olarak düşünüyorlar.

Diyeceğimiz odur ki Adı sanı bilinmeyen ancak kendilerini bir şekilde  “İslami” Yayın kuruluşları olarak kabul ettiren  bu din tüccarları işi iyi kavramışlar, Dini duyguları kullanarak Müslümanları sömürmeyi iyi öğrenmişler.

Geldiğimiz noktada Bu insanların dini duygularıyla oynayarak onları sömürmeye çalışan ve güya adı Müslüman olan satıcı tacirler, Bu “Din bezirganlarına” izin veren sistem ve okuma yazma oranı daha ilkokul altıncı sınıf seviyesinde olan vatandaşlarımızın “İslam dinine katkı olsun” diye “kaz gibi yolundukları” bir sürecin tam ortasındayız.

Biz yazımızı bitirmek üzereyken Televizyonda ki “Davudi” sesli “Doğrudan satışçı” Mümin Kardeşimiz bilmem kaçıncı kez canhıraş bir şekilde bağırmaya daha doğrusu yalvarmaya devam ediyordu