Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından bu yıl 9’uncusu düzenlenen Uluslararası İletişim Günleri, kamuoyunun yakından tanıdığı gazetecilerin katıldığı “Dijital Çağda Medyanın Geleceği” başlıklı yuvarlak masa oturumu ile sona erdi. Günümüzdeki gazeteciliğin ve iletişim eğitimindeki sorunların ele alındığı oturumda alanda çalışan gazeteciler ile iletişim alanındaki akademisyenlerin iş birliği yapmalarının önemi vurgulandı.İSTANBUL İGFA- Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi tarafından “Dijital Çağda İletişim Çalışmaları” başlığı altında düzenlenen ve üç gün boyunca süren 9. Uluslararası İletişim Günleri, “Dijital Çağda Medyanın Geleceği” başlıklı yuvarlak masa oturumu ile sona erdi.
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve Gazetecilik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Süleyman İrvan moderatörlüğünde çevrimiçi olarak gerçekleştirilen oturumda kamuoyunun yakından tanıdığı gazeteciler, günümüzde medyanın ve iletişim eğitiminin içerisinde bulunduğu durumu ve sorunlarını değerlendirerek gençlere tavsiyelerde bulundu.
"GAZETECİLİKTE DEĞİŞMEYEN GAZETECİNİN HAFIZASI DENEYİMİ, HABER KAYNAKLARI"
Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Genel Sekreteri Sibel Güneş, basın özgürlüğü sıralamasında 149. sırada yer alan Türkiye’de cezaevinde tutuklu 28 gazetecinin bulunduğunu, bine yakın gazetecinin son 10 yıllık süreçte tutuklandığını ve serbest kalanlar olduğunu söyledi. Sibel Güneş, “Bu ağır süreçte her 3 gazeteciden biri işsiz kaldı. Dijital gazeteciliğin ruhunu, bugününü ve yarınını değiştirdiğinden söz ettik ama değişmeyen tek bir nokta var gazetecilikte, o da gazeteci ve gazetecinin hafızası, deneyimi, haber kaynakları.” dedi. Gazetecilikte işsizlik oranının %30 olduğunu kaydeden Güneş, “Genel olarak yoksulluk sınırında bir ücret söz konusu. Asgari ücret seviyesinde ücret alınması söz konusu. Sendikalaşma oranı da düşük seviyede, %7 civarında.” dedi.
Gazetecilik faaliyetlerinin zorlu koşullarda devam ettiğini kaydeden Sibel Güneş, iletişim fakültelerinin gazeteciliğin ve mesleğin geleceği açısından çok önemli olduğunu söyledi. Sibel Güneş, “Genç gazetecilerde demeç gazeteciliği, tek bir yerden bir bilginin alınmasının yeterli olduğuna dair yerleşmiş bazı gazetecilik açısından riskli davranış biçimleri var. Soru sormayla ilgili sıkıntılar olduğunu gözlemliyoruz. Ajansları bulunan, gazete ve dergi çıkaran iletişim fakültelerinde durum biraz daha farklı. Onların dinamiği daha güçlü. Bu konuda öğretim üyelerinin öğrencileri daha fazla yönlendirmesi ve desteklemesine ihtiyaç var.” dedi.
"GENÇ KUŞAKLAR GÜNDEMİ SOSYA AĞLARDAN TEMSİL EDİYOR"
Habertürk TV’den gazeteci Göksel Göksu da televizyon haberciliğini değerlendirdiği konuşmasında kuşaklar arasında televizyon izleme farklılıklarının bulunduğunu söyledi. Özellikle genç kuşağın televizyon ve gazete gibi geleneksel medyayı takip etmemesine rağmen sosyal medya sayesinde dünya ve ülke gündemine son derece hâkim olduklarını kaydeden gazeteci Göksel Göksu, “Google’da yapılan bir araştırmaya göre Türkiye’de sadece nüfusun %64’ü sosyal ağları kullanıyor. Televizyonu seyretmemeleri, gazeteleri okumuyor olmaları onların gündemi takip etmediği anlamına mı geldiği sorusunu bizim kendimize sormamız lazım. Eğer bu anlama gelmiyor ki bence gelmiyor. Gelmiyorsa da biz neden kendimizi izletemiyoruz, neden onlara ulaşamıyoruz sorusunu sormamız lazım. İhtiyaçlara mı cevap veremiyoruz? Belki! Bizim kuşağımız dijital platformlarda var olmayı sonradan öğrendik. Ama yeni gelen kuşak onun içine doğdu. Onunla birlikte doğdu, büyüdü ve biz bir şeyleri anlamaya çalışıyorken o yeni keşifler yapma yolunda ilerliyor. Arada büyük bir kuşak farkı olduğunu düşünüyorum. Bu nedenle kendimizi dönüştürmemiz ve yenilememiz gerekiyor.” dedi.
"TELEVİZYON HABERCİLİĞİ KISIR DÖNGÜYE GİRDİ"
Televizyon haberciliğinin son yıllarda çok büyük bir kısırdöngüye girdiğini belirten gazeteci Göksel Göksu, “Televizyonlar belli başlı üç ajanstan besleniyor. O ajanstan gelen bilgiler habere dönüştürülüyor. Eskiden televizyon haber merkezlerinde 40-50 muhabir çalışırken bugün artık 3,5 maksimum 7 muhabirin çalıştığı haber merkezleriyle karşı karşıyayız.” dedi. Gazeteci Göksel Göksu, sosyal medya platformlarından yapılan habercilikle çok daha fazla kişiye ulaşıldığını belirterek “Gazeteciliğe gelen dayatmalarla birlikte dijital medya ve dijital platformların giderek kendi içinde bir alternatif haline gelmiş olmasının da şüphesiz çok önemli payı var.” dedi.
"GELENEKSEL MEDYA İLE DİJİTAL MEDYA KULLANICILARI ARASINDA KOPUŞ VAR"
Halk TV’den gazeteci Burak Tatari ise son yıllarda gündemde olan podcast yayınlarına değinerek “Müzik dinlemekten sıkıldığınızda ya da bilgiye ulaşmak istediğinizde ya da güzel bir sohbet dinlemek istediğinizde podcast dinlerken pek çok şey yapabilirsiniz. Pandemi bizi evlere kapattı. Aslında dışarda zaman geçirmemiz, sosyalleşmemiz yolda geçen zamanları kısalttı. Pandemi alışkanlıklarıyla podcastin düşüşe geçtiğini söyleyemem ama yakaladığı ivmeyi devam ettiremediğini düşünüyorum. Ama kemik bir kitle ve pek çok üretici de var. Dolayısıyla podcastin parlak bir yer olacağını tahmin ediyorum.” dedi.
Gazeteci Burak Tatari, geleneksel medya ile dijital medya kullanıcıları arasında önemli bir kopukluk olduğuna da değinerek “Geleneksel televizyonlar üzerinden gündemi takip eden kişiler hemen hemen dijitalde yoklar. Dijitali takip edenler ise televizyona bakmıyorlar. Burada acayip bir kopuş var.” dedi.
İLETİŞİM EĞİTİMİNİN SORUNLARINA DEĞİNDİ
Emekli akademisyen Prof. Dr. Ümit Atabek, iletişim eğitimindeki değişimler ve sorunlara değindi. Prof. Dr. Ümit Atabek, “Bölümlerle ilgili bir sıkıntı var. Hangi bölümlerde eğitim vereceğiz? Bu eğitimle bir mesleki eğitime tekabül edecek mi? Bölümlendirme yapılırken medya türlerine göre mi yoksa içerik farklılaşmasına göre mi yapacağız. Bu önemli bir sorun.” dedi. Prof. Dr. Ümit Atabek, iletişim fakültelerinde iletişim teknolojileriyle ilgili değişimlerin takip edilmesinin önemini vurguladı. Atabek, öğrencilerin edebiyat, ekonomi, tarih gibi temel bilimlerin mutlaka öğretilmesi gerektiğini de söyledi.
"İYİ BİR GAZETECİLİK HALA KARŞILIĞINI OKUYUCUDA BULUYOR"
Gazeteci Ahu Özyurt, sanıldığı kadar kötü bir durumda olunmadığını belirterek “İyi işin hala değeri olduğunu, iyi gazeteciliğin hala karşılığını okuyucuda da gençlerde de bulduğunu düşünüyorum. Birkaç sene öncesine kadar hiç duymadığımız dijital medya yazarı içerisinde çok önemli isimler var. Yeni bir sınıf ve güçlü bir gazetecilik, özellikle araştırmacı gazetecilik sınıfı geliyor. Bunlar küçümsenmeyecek kadar kuvvetliler. Tabanları da oturdukları ahlaki zemin, verisel zemin çok sağlam. Onun için yalan ve yanlış haber yazdıklarını pek görmüyoruz. Bu iyiye işaret.” dedi.
"ALANLA AKADEMİ ORTAK BİR İL OLUŞTURMALI"
Üsküdar Üniversitesi Yeni Medya ve İletişim Bölüm Başkan Doç. Dr. Yıldız Derya Birincioğlu Vural ise hem akademi hem alanın ortak bir zemin bulması gerektiğini vurgulayarak “Yeni medya, gazeteciliği çok önemli bir unsur olarak dönüştürdü ama dönüştürürken bir taraftan hem kitleyi kutuplaştırdı hem kitlenin bilgi enformasyonlara ulaşmasını sağladı hem artık o kitlenin gerçekten bir güç olmadan öte hale dönüşmesine de neden oldu.” dedi. Vural, alanla akademinin birleşemez ve ortak bir dil oluşturamazsa bu sorunların devam edeceğini söyledi.
"İLETİŞİM GÜNLERİ ARTIK MARKALAŞTI"
Üsküdar Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Nazife Güngör, kapanış konuşmasında uluslararası katılımla gerçekleşen sempozyuma dünyadan 17 ülkeden çeşitli üniversiteden ve ülkemizden çeşitli üniversitelerden 350 akademisyenin önemli katkılarda bulunduğunu söyledi. Prof. Dr. Nazife Güngör, Üsküdar Üniversitesi’nin ev sahipliğinde gerçekleşen sempozyumun artık markalaştığını söyledi.
Yüz yüze ve çevrimiçi olmak üzere karma olarak gerçekleştirilen 9. Uluslararası İletişim Günleri, alanda ulusal ve uluslararası düzeyde tanınmış davetli konuşmacıların da katılımıyla gerçekleşti. Üç gün süren sempozyum 55 oturumda 60’ın üzerindeki sunumla tamamlandı.
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol