Ülkemiz, terör belasıyla baş başa bırakılarak frenlenmeye çalışılıyor.
Dünyada egemenlik alanları yeniden belirlenirken, şehirlerimizde patlatılan bombalarla ülkemizin kendi kabuğuna çekilerek kendisine çizilen rotaya razı gelmesi isteniyor.
Son zamanlarda artan terör olaylarını, teröristlerin kimliğine, kişiliğine bakarak analiz etmemiz bizi yanlış sonuçlara götürür.
Dünyada egemenlik alanları yeniden belirlenirken, şehirlerimizde patlatılan bombalarla ülkemizin kendi kabuğuna çekilerek kendisine çizilen rotaya razı gelmesi isteniyor.
Son zamanlarda artan terör olaylarını, teröristlerin kimliğine, kişiliğine bakarak analiz etmemiz bizi yanlış sonuçlara götürür.
Terör eylemleri, bunların arkasında bulunan büyük devletlerin hedeflerini kamufle eden bir örtü olarak kullanılıyor.
Bu örtüyü kaldırıp altına bakmadan, anlamadan bu olaylar çözülemez.
Bu örtüyü kaldırıp altına bakmadan, anlamadan bu olaylar çözülemez.
Özellikle önceki akşam Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a yapılan hain saldırı çok iyi analiz edilmelidir.
Bu hain saldırı sonuçları itibarıyla Türkiye’ye karşı yapılmış bir eylem olarak görülmelidir.
Bu hain saldırı sonuçları itibarıyla Türkiye’ye karşı yapılmış bir eylem olarak görülmelidir.
Türkiye’nin Suriye’de Fırat Kalkanı operasyonu ile elde etmiş olduğu kazanımlar ve Halep’teki insanlık dramına karşı almış olduğu rolü içine sindiremeyenlerin bu hain saldırıyı planlayanlar olabileceği gözden kaçırılmamalıdır.
Özelikle Türkiye’nin Suriye’de ittifak halinde masum insanlara yardım için çalıştığı Özgür Suriye Ordusu ve diğer örgütlere karşı Rusya’nın baskısını artırmak ve bu manada elini güçlendirmek için yapılmış bir terör eylemi olarak görülüyor.
Aynı zamanda bu hain saldırının zamanlaması da çok ilginç.
Rusya’nın Başkenti Moskova’da "Suriye" başlıklı Türkiye, Rusya ve İran dışişleri bakanlarının katıldığı kritik üçlü zirve öncesi yapılan bu alçak saldırı Türkiye’nin elini zayıflatmaya yönelik olabileceği bir kenara not edilmelidir.
Hiç şüphesiz özünde ülkemize karşı yapılmış bu alçak terör eyleminin arkasında bir stratejik akıl ve planlayanlar var.
Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a yapılan bu suikastın tetikçilerine bakarak, eylemi planlayanlara ulaşamayız.
Bu sıradan bir terör eylemi değildir.
Bu suikastın arkasındaki stratejik akıl bizi istediği yöne sevk etmesine izin vermemeliyiz.
Zira bırakılan her ipucu veya kullanılan tetikçinin kimliği bizim varmamızı istedikleri hedef olabilir.
Gördüğümüze göre amel etmek bizi yanlışa sevk edebilir.
Olayın arka planını anlamak ve çözmek zekâ ister, devlet aklı ister.
Oynanan oyunu, büyük resmi görmeden, anlamadan, tetikçiye bakarak oyuncular hakkında karar vermek bizi yanlış analiz yapmaya sürükleyebilir.
Bugün terör olayları, iç ve dış siyasetin şekillendirilmesinde küresel büyük devletlerin yeni bir enstrümanı haline gelmiştir.
Terörizm sayesinde devletlerin birbirlerine açıktan düşman olmasına, cepheye ordu sürmesine, kendi insan kaynağının zarar görmesine ve ekonomi üzerinde çok büyük bir yük ortaya çıkmasına gerek kalmadan istediklerini elde ediyorlar.
Dolayısıyla terör aslında açıktan kimsenin sahiplenmediği ama dünya sisteminin bir parçası haline geldiği bir araç olmuştur.
PKK, DEAŞ, FETÖ gibi terör örgütleri aslında kendilerinin de gerçekte ne amaçla kurulduklarını, taşeron olarak kullanıldıklarını fazlada bilmedikleri büyük devletlerin gerçek amaçlarının üstünü örten terör yapılanmalarıdır.
PKK, DEAŞ, FETÖ gibi terör örgütleri aslında kendilerinin de gerçekte ne amaçla kurulduklarını, taşeron olarak kullanıldıklarını fazlada bilmedikleri büyük devletlerin gerçek amaçlarının üstünü örten terör yapılanmalarıdır.
Bu terör örgütlerinin yapmış oldukları eylemlerin gerçek amaçlarını çözmek için, üstündeki örtüyü kaldırmak gerekir.
Önemli olan taş değil, taşı kaldırdığımızda karşımıza ne çıkacağını iyi hesap etmemiz olmalıdır.