KOCAELİ (AA) - Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Prof. Dr. Yekta Saraç, Türkiye'de artık özel üniversite kavramının tartışılması gerektiğini belirterek, "Özel üniversiteden elde edilecek verginin de yüksek tahsilinde maddi açıdan zor durumda olan çocuklara harcanması gerekir." dedi.
Saraç, Gebze Teknik Üniversitesinin ev sahipliğinde Araştırma Odaklı İhtisaslaşma Üniversiteleri Çalıştayı'nın ardından gazetecilerin eğitime ilişkin sorularını yanıtladı.
Bölgesel kalkınma odaklı ihtisaslaşma projesi kapsamına 5 üniversitenin daha alınacağını ifade eden Saraç, araştırma üniversiteleri için 5 yeni aday adayı daha tespit edeceklerini söyledi.
Saraç, bu projelerle yükseköğretim sisteminde bir yarışma heyecanının oluştuğunu dile getirdi.
Akademik performans için belirledikleri 35'e yakın kriterlerle hesaplanan puanı düşen bazı araştırma üniversitelerin bu sistem içinde kalamayacağını ifade eden Saraç, "Biz onları niye tutacağız? Tutmayacağız. Adaylardan araştırma üniversitelerine çıkacak olanlar var. Çalışanı ödüllendirmemiz lazım, başarısızı da uyarmak gerekir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın üniversitelerden başarı ve kalkınmaya katkı sağlamalarını beklediğini aktaran Saraç, YÖK olarak ilk dönemi biten, ikinci dönemi gelen rektörlerle ilgili bir karne sunduklarını ifade etti.
Yabancı uyruklu öğretim üyelerine yönelik yeni kriterler belirleyeceklerini bildiren Saraç, araştırma üniversitelerindeki 524 yabancı uyruklu öğretim elemanının sadece 170'inin doktoralı olduğuna dikkati çekerek şöyle devam etti:
"Yeni kriterler getirerek bu sayıyı tersine çevirmek istiyoruz. 'Yabancı dil öğretiyorum.' diye bu milletin çocuklarını kandırmayacağız. Ben Türk dili ve edebiyatı profesörüyüm ama ben bile yabancılar için Türkçe hocalığı yapamam, o ayrı bir yetkinlik. Ana dilleri yabancı dil olan, Türkiye'ye gelince ana dilini öğretir dediğimizde bu yanlış olur. Biz ondan vazgeçilmesini istiyoruz. Bundan sonra yabancı öğretim görevlilerinin yabancı dil öğretimi ile ilgili tecrübesini belgelemesi gerekecek. Bu kriteri, devlet ve vakıf üniversitelerine de getireceğiz. Getireceğimiz bir diğer yenilik ise eğer belirli sıralamalarda yer alan üniversitelerde doktorasını bitiren bir yabancı öğretim üyesi istihdam edilecekse biz o öğretim üyelerine yüksek ücret vermeyi de kabul edeceğiz. Ciddi sayıda patenti, araştırması ve yayınları atıf alan bir öğretim üyesiyse ona da yüksek ücret vermeyi kabul edeceğiz. Gelen hocaların yürüttükleri proje çerçevesinde kendi doktora öğrencilerini Türkiye'ye getirebilmesine imkan sağlanacak. Bunlar, ülke için çok yeni hususlar. Türkiye'yi nitelikli yabancı uyruklu hocalar için cazibe merkezi haline getirmeye çalışacağız."
- "Üniversitelerdeki yemek ücretlerinin makul olması gerekir"
İstanbul Üniversitesinin yemekhane ücretlerine ilişkin karar hatırlatılarak, yükseköğretim kurumlarındaki yemek ücretlerine yönelik bir standardın getirilip getirilmeyeceğinin sorulması üzerine Saraç, üniversite öğrencileri için bu ücretleri bir sorun olmaktan çıkarmak gerektiğini vurguladı.
Bu ücretlere bir standart getirilmesinin çok gerçekçi olamayacağını dile getiren Saraç, "Her üniversitenin geliri, harcamaları, döner sermayesi çok farklı. Yemek ücretlerinin makul düzeylerde tutulması için üniversitelerimizin önceliğinin olması lazım ama aynı ücretin olması gerçekleştirilmesi zor bir husus." değerlendirmesinde bulundu.
İdari ve mali açıdan özerk olan vakıf üniversitelerinin ise yemek fiyatlarını belirleme imkanlarının bulunduğuna işaret eden Saraç, buraya müdahale etmelerinin söz konusu olamayacağını ancak öğrencilerden "YÖK'ün vakıf üniversitesi raporlarına, öğrenci yemek ücretlerini de koyun." talepleri geldiğini aktardı.
Bu talebi yerinde bulduğunu dile getiren Saraç, şöyle konuştu:
"Vakıf üniversitelerinde yemek ücretleri YÖK'ün vakıf üniversitesi raporlarına girecek. Öğrencilerin nerede okuyor ise yemek maliyetinin ne olacağını bilmesi lazım. Sosyal adalet ve fırsat eşitliği gibi ana kavramlardan vazgeçilmemesi gerekir. Devlet üniversitelerinde de yemek ücretlerinin makul düzeyde olması için telkinlerde bulunuyoruz."
Vakıf üniversitelerindeki öğrencilere uygulanacak indirimler konusunda mütevelli heyet başkanlarından talepler geldiğini aktaran Saraç, "Bütün sistem için geçerli olmak üzere tam burslu, yüzde 25 ya da yüzde 50 indirim bir de ücretli öğrenci önerisi geldi. Yani yüzde 75'lik indirim oranının kaldırılması talep edildi. Bu kapsamda vakıf üniversitelerinde öğrencilere yüzde 75 indirim oranını mütevelli heyetlerin talepleri üzerine kaldırıyoruz ve tam burslu öğrenci okutmalarını teşvik ediyoruz." bilgisini paylaştı.
Üniversite kontenjanlarına ilişkin planlamada vakıf üniversitelerinin muaf tutulması gibi bir durumun söz konusu olamayacağının altını çizen Saraç, "Madem 'üniversiteli işsizler' diye bir sorun var. Bu bütün üniversiteleri ilgilendiren bir konu. 'Sadece devlet üniversitelerini ilgilendirsin, vakıflara bir kısıt gelmesin.' demek 'Bu ülkenin çocuklarını parayla okutun.' demektir. Bu bize uymaz." dedi.
- Vakıf üniversitelerinin kontenjanları
Saraç, vakıf üniversitelerinin kontenjanlarına ilişkin bir soru üzerine, geçen yılki sınav sonuçlarına göre üniversitelere yerleştirilen öğrenci sayısına artı 10 eklenecek şekilde bir düzenlemenin yapılmasının söz konusu olduğunu bildirdi. "Bu ciddi bir iyileştirme." diyen Saraç, "Vakıf üniversitelerinin kontenjanlarına bir alt limit getireceğiz. Vakıf üniversitelerinde bütün program tam burslu olduğunda herhangi bir kontenjan kısıtı olmayacak." bilgisini de verdi.
- "Sürekli büyüme yerine nitelikte ve kalitede derinlik" beklentisi
Vakıf üniversitelerinden sürekli büyüme yerine nitelikte ve kalitede derinlik kazanmalarını beklediklerini bildiren Saraç, "Devlet üniversitelerinin kontenjanlarında çok rasyonel bir planlamaya geçtik. Aynı şekilde vakıf üniversiteleri de bu planlamaya dahildir. Dolayısıyla sınırsız bir büyüme söz konusu olmayacaktır. Vakıf üniversitelerinin ülkenin beklentilerini ve istihdam noktasındaki projeksiyonları dikkate alarak kendilerini konumlandırmaları lazım. " ifadesini kullandı.
Bir örnekle konuyu değerlendiren Saraç, 2018'de YÖK'ün verdiği 60 kontenjanın sadece 6'sını dolduran bir vakıf üniversitesinin buna rağmen 2019 yılında aynı bölüm için 110 öğrencilik kontenjan talep ettiğini belirterek sözlerine şöyle devam etti:
"Biz tabii ki bunu gerçekleştirmedik ama üniversitelerdeki bu boş kontenjanlar, bu tür rasyonel olmayan talepler yüzünden olmuyor. Vakıf yükseköğretim kurumlarında sürekli büyüme kontenjanlarda sürekli şişme hevesini bir tarafa bırakıp nitelik, keyfiyet ve kalite sürecine geçmemiz lazım."
Üniversitelerde boş kontenjan meselesini Türkiye'nin gündeminden çıkarmak istediklerini söyleyen Saraç, istihdamla ilişkili bir planlama yapılmasında mesafe almayı hedeflediklerini vurguladı.
- "Özel üniversite kavramı tartışılmalı"
Türk yükseköğretim sistemi için vakıf üniversitelerinin çok önemli olduğunu söyleyen Saraç, bu alanda Türkiye'nin medarıiftiharı olan vakıf yükseköğretim kurumları bulunduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, "Bazı vakıf yükseköğretim kurumlarının ticarethaneye dönüştüğü" yönündeki sözlerini hatırlatan Saraç, bu uyarıdan sonra bu üniversitelerin toplumun beklentisi istikametinde gerekli düzenlemeleri yapmaları gerektiğini vurguladı.
Bazı vakıf üniversitelerinin yetersiz kaldığını ve algılarının gittikçe kötülendiğini ve Türkiye'nin medarıiftiharı olan vakıf üniversitelerini töhmet altında bıraktığını dile getiren Saraç, bundan dolayı vakıf üniversite sisteminin yeniden düzenlenmesi gerektiğine işaret etti.
"Bir de yükseköğretim sistemine özel üniversitenin getirilmesi lazım." diyen Saraç, şöyle devam etti:
"Şahsi kanaatim, özel üniversite kavramını Türkiye'nin tartışmasıdır. Bu bir anayasa değişikliği gerektirir. Türkiye'nin artık özel üniversiteyi tartışması gerektiğini düşünüyoruz. Özel üniversiteden elde edilecek verginin de yüksek tahsilinde maddi açıdan zor durumda olan çocuklara harcanması gerekir. 'Yükseköğretim özelleştiriliyor.' söyleminden uzak kalmak için özel üniversiteden elde edilen bu gelirin bu çocuklara harcanması lazım. Biz yükseköğretimin özelleştirilmesinden yana değiliz. Eğitimde esas yolun kamusal eğitim olarak kalması lazım. Bu özel üniversitelerde 70'li yılların tecrübesinden hareket ederek güvence fonlarının oluşturularak mali bakımdan Maliye tarafından, akademik olarak da YÖK tarafından denetlenmesi gerekir."
Özel üniversitelerin kurulabilmesine yönelik yasal düzenleme konusunda siyasilerle görüşmelerinin olup olmadığının sorulması üzerine Saraç, kendisinin hiçbir zaman hayallerden söz etmediğini söyledi.
Saraç, yurt dışındaki üniversitelerin Türkiye'de kampüs açmasına ilişkin bir soru üzerine, bunun anayasa değişikliği gerektirdiğine işaret ederek şunları kaydetti:
"Yasaklarla değil, kontrol edilebilir ve şeffaf süreçlerle bunları yönetmek lazım. Yurt dışından üniversitenin Türkiye'de kampüsü madem yasak getirilirse dolanılarak yapılabiliyorsa, o zaman 'Times ya da QS'de ilk 100 veya ilk 200'deki üniversiteler burada kampüs kurabilir.' denilebilirse sistem arka kapıdan dolanılarak delinmemiş olur."
Dikkat!
Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.
Üye Girişi Üye Ol