Dünyada artan göç ve göçmen meselesi  giderek devletler nezdinde bir güvenlik sorunu olarak ele alınmaya başladı.
Savaşlardan ,baskı ve zulümlerden ,yoksulluk ve geri kalmışlıktan kaçarak ,hayata tutunmak isteyen insanların karşılaştıkları onur kırıcı muamele hepimizin gözleri önünde cereyan ediyor.
Bir yanda zengin ve refah içinde yaşayan toplumlar ,diğer yanda yoksul ve yarını belirsiz insanların yaşadığı adaletsiz bir dünya .
Bir yanda para ve ürettikleri ürünler için hiç bir sınır kabul etmeyen küresel bir dünya ,diğer yanda bu ürünleri tüketen insanlara karşı sınırlarına güvenlik bariyerleri oluşturan yasakçı zihniyet.
Küresel ekonominin efendileri ,zengin batı ülkelerindeki bu  iki yüzlü tavır artık politik bir söylem haline büründü.
Siyasal partilerin parti proğramlardaki en önemli vaadleri göçmenlere karşı uygulayacakları ayrımcılıklar oluşturuyor.
Kendi ekonomilerini ,kendi insanlarının güvenliğini ve sağlığını korumak için göç ve göçmen meselesini bir güvenlik vanası olarak kullanıyorlar.
Ancak ne hazindir ki zengin batı ülkeleri bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonrada ekonomik gelişmişliklerini sürdürebilmeleri ,varlıklarını devam ettirebilmeleri için de göç alma zorunlulukları var.
Zengin batı ülkelerinin nüfusu giderek yaşlanıyor.
Toplumların yaşlanmasının ekonomide verimliliği düşürdüğü gibi ,artan soyal yardımların neden olduğu mali ve ekonomik sıkıntıların olumsuz etkileride görülmeye başlar.
Bu nedenle yaşlı nüfusa sahip olan ülkeler açısından göç ,hem ekonomik açıdan hem siyasal açıdan bir gerekliliktir.
Bugün bir çok Avrupa ülkesinde ölüm oranı ,doğum oranından yüksektir. 
Avrupa’da en yüksek nüfus oranına sahip Almanya’da Federal İstatistik Dairesinin verilerine göre 2014 yılında dünyaya gelen bebek sayısı 675 bin ,ölen kişi sayısı ise 875 bin dir.
Doğum ve ölüm arasındaki fark 200 bin yani her yıl Almanya göçmen kabul etmezse ortalama 200 bin kişi nüfusu azalacak. İleriki yıllarda bu oran artarak devam edecektir.
Dolayısı ile her yıl Almanya’nın en az 200 bin  genç nüfusu göçmen olarak kabul etmesi gerekir ki mevcut pozisyonu koruyabilsin.
Zengin batı ülkelerinde nüfusun giderek yaşlanmasının sonucu olarak ihtiyaç duyulan genç işgücünü karşılamak için Afrika’dan,Ortadoğudan ,Türkiye’den göç eden insanların sayısı her yıl katlanarak artıyor.
Bununla birlikte insanların kültürel kimliklerini ve sosyal yaşantılarınıda göç ettikleri ülkelere taşımaları ve asimile olmamaları ,ırkçı ,ayrımcı ve göçmen karşıtlığınıda artıracaktır. 
Avrupa’da hızla yayılan İslamafobi ve göçmen karşıtlığı  bugün bütün siyasi partilerin söylemlerine yansımış durumda.
Küçülen ve yaşlanan zengin batı ülkelerinin işgücü açığını kapatmak için gerekli genç nüfusu ,yoksul ve geri kalmış ülkelerin vatandaşlarından seçerek ikame etmek istemeleri ortaçağda kurulan köle pazarlarına benzer bir durum ortaya çıkarıyor.
Yoksul ve az gelişmiş ülkelerin iyi eğitim görmüş ,üretken genç nüfusunu bu pazarlardan seçerek alması ,diğerlerine kapıları kapatması ,açlığa ve yoksulluğa mahkum etmesi aynı zihniyetin devamı niteliğinde uygulamalardır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37