Avrupa’nın geleceği bir anlamda Almanya’nın ne yapıp yapmayacağıyla ilgili soruya verilecek cevapta gizli. 
Almanya ulus devlet olarak kurulduğu 1871 yılından beri siyasi ve ekonomik olarak ne zaman güçlü bir ülke haline geldiyse Almanya’nında içinde bulunduğu bir dünya savaşı çıktı . 
Avrupa kendi içerisinde büyük acılar  ve yıkımlar yaşadı. 
Buna rağmen Avrupa’ya kendi egemenliğini kabul ettirme idealinden hiç bir zaman vazgeçmedi.
Almanya ,bugünkü anlamda bir ulus devlet olmayı 1871 yılında başardı. 
O tarihten itibaren Avrupa’da siyasi ve ekonomik olarak güçlü bir şekilde varlığını sürdürüyor.  
Birinci Dünya Savaşında yenilmesine rağmen kısa bir süre içerisinde siyasi ve ekonomik bütünlüğünü yeniden sağlayan Almanya İkinci Dünya Savaşının en önemli öznesi olarak meydana çıktı. 
Fransa’yı ,Polonya’yı ve Avrupanın büyük bir kısmını işgal eden Almanya savaşın sonunda yenilerek ABD ve Rusya’nın işgaline uğradı . 
1945 yılında adeta küllerinden yeniden doğarak yaralarını çok çabuk bir şekilde sardı ve dünyanın sayılır ekonomileri arasında yerini aldı.
1990 yılında Doğu ve Batı Almanya’nın birleşmesiyle dünyanın dördüncü büyük ekonomisi haline geldi.
Bugün  dünyanın en çok ihracat yapan ikinci büyük ülkesi konumunda.
Ancak ,Almanya’nın bu başarısı altında ABD’nin Sovyet Rusya’yı sınırlandırmak için verdiği ekonomik ve siyasi desteği unutmamak gerekir .
ABD ,Jeopolitik konumu gereği bu ülkeye teknoloji transferide dahil ticari ve ekonomik canlanmasını sağlayacak büyük miktarda yardım ve desteklerde bulundu.
Üretim fazlası mallarını satın aldı.
Avrupa Ekonomik Birliği fikrini destekledi. Gümrük duvarlarından ve her türlü ticari sınırlandırılmalardan arınmış bir Avrupa’nın ,kendi halkını daha müreffeh bir toplum haline getirerek komünizmin yayılmasından koruyacağını, sonrada Amerikan ekonomik çıkarlarına hizmet edeceğini  düşündüğü için destekledi .
Bugün İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan iki kutuplu dünya düzeninde Sovyetler Birliğinin dengelenmesi ,denetlenmesi ve yayılmacılık politikalarına geçit verilmemesi için Almanya’ya verdiği desteği  geri çekiyor .
AB’nin , Almanya’nın giderek birlik içerisindeki gücünün artmasına bağlı olarak küresel bir güç olma iddiası ABD’yi kaygılandırmış gözüküyor. 
Birliğin hem ekonomik olarak ,hem kültürel olarak  ABD ile rekabet edebilir bir seviyeye ulaşmasına bağlı olarak siyasi gücünü kullanmak istemesi kırılma noktasını oluşturuyor.
Dün kendi çıkarlarına hizmet edeceğini düşündüğü için  ekonomik ve siyasi desteği ile kurulmasına teşvik ettiği AB’ni ,bugün kendi varlığının devamına bir tehdit olarak kabul ediyor.
Bu anlamda ilk olarak İngiltere’yi birlikten ayrılmaya ikna ederek işe başladı.
İngiltere  tam bir akıl devleti olduğunu bugüne kadar yaptıklarıyla gösterdi. 
Dünyanın küresel en büyük gücü ABD’yi hiç bir zaman karşısına almadı.
Gücünü korumak için ABD’nin girmiş olduğu savaşlarda hep yanında oldu.
Ekonomik pazarlara ulaşmak için ise AB’ni kullandı.Hiç bir zaman kendi egemenliğinden ödün vermedi.
Bugün Avrupa Birliği ile ABD arasında üstü örtülü bir savaş olduğunu görüyor.  
Her zamanki gibi savaşta ABD’nin yanında yer almayı tercih ediyor.
Uğrayacağı ekonomik kayıpların ABD tarafından kapatılacağını düşünüyorum.
İngiterenin birlikten ayrılması ,enerji kaynaklarına ulaşımda ortaya çıkan zorluklar ,birlik üyelerinin bazılarının düştüğü ekonomik darboğazın ortaya çıkardığı sorunlar AB’ni tehdit eder boyutlara ulaştı. 
Avrupa’nın en zengin ülkesi olan Almanya’nın ortaya çıkan ekonomik yükü karşılamak istememesi birliğin diğer ülkeleri arasında huzursuzluğa neden oluyor. 
Ürettiği ihtiyaç fazlası malların büyük birkısmını serbest olarak birlik içerisinde pazarlayarak ekonomisini güçlendiren Almanya ,üye ülkelerin ekonomik krizlerine destek olmada o kadar istekli görünmüyor.
Avrupa Birliği ülkelerinde artan ırkçı söylemler ,göçmen karşıtlığı hızla yayılıyor.  
Avrupa’da artan ekonomik krize bağlı olarak ortaya çıkan işsizlik sorunu ayrılıkçı politikaların halk arasında destek bulmasına sebep oluyor.
Avrupa Birliğinden ayrılmak isteyen partiler büyük bir yükseliş trendi gösteriyorlar.
Avrupa Birliği deyim yerindeyse “çatırdıyor”.
Almanya’nın ekonomik olarak zengin  ama bu zenginliğine paralel olarak gücünün olmaması en büyük handikapı.Yeni Dünya hem zengin ,hemde güçlü olan ABD ve Rusya eliyle yeniden dizayn ediliyor. 
Avrupa Birliğinin bu haliyle uzun süre varlığını sürdürmesi mümkün değil. 
İkinci Dünya Savaşından sonra Alman düşünürlerinden Hannah Arendt “Dünyanın en tehlikeli şeyinin  zengin ve güçsüz olmak “ olduğunu söylemiştir. 
Sanırım bu söz bugün Avrupa Birliğinin içine düştüğü durumu özetliyor. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37