Yaptığımız ufak çaplı bir araştırmada an itibarı ile Birleşmiş Milletler kayıtlarına göre dünya üzerinde toplamda 206 ülke yer almaktadır bilgisine ulaştık.
Bugün dünyada var olan 206 ülkenin sınırlarının oluşmasında, yönetim şekillerinin oluşmasında kabul etmemiz gerekiyor ki birinci ve ikinci dünya savaşlarının çok büyük bir önemi olduğu ortaya çıkıyor.
Birinci Dünya Savaşı'ndaki ölümlerin 6,6 milyonunu sivil kayıplar oluştururken, savaşta yaklaşık 10 milyon asker de hayatını kaybetti. Günde ortalama 6 bin kişinin yaşamını yitirdiği Birinci dünya savaşında yaklaşık 65 milyon asker seferber edilerek savaşın kazanılması adına mücadele edilmiş.
70 ila 85 milyon ölümle sonuçlanan İkinci Dünya savaşı, insanlık tarihindeki en ölümcül savaştı ve savaş boyunca askerî personelden daha çok sivil kayıp verildi. Milyonlarca insan soykırımdan , planlanmış açlık ölümlerinden, katliamlardan ve hastalıklardan öldü.
Bugün dünyayı yöneten yönetirken de başta gıda ve enerji olmak üzere ihtiyaç bulunan diğer mamüllere ulaşabilmek adına belli zamanlarda “Üçüncü dünya savaşı çıkabilir” söylemleri fısıldanıp duruyor.
Bizim etrafımızda da yapılan bu açıklamalara inanarak “Tüm dünya üçüncü dünya savaşına hazır olsun” şeklinde söylemlerde bulunan bir kitlenin de olduğunu söylememiz lazım.
Söylenenlerin aksine biz eğer çıkarsa üçüncü dünya savaşının öyle tankla, tüfekle yada göğüs göğüse süngü ile olmayacağını çıkabilecek bir savaşın kaderinin ekonomi ile birlikte siber savaş olacağını savunup duruyoruz.
Hatırlamakta fayda var en fazla on yıl önce sosyal medya üzerinden başlatılan ve “Arap baharı” ismi verilen savaşta tek bir mermi atılmadan tek bir bomba patlatılmadan Ortadoğu’da bir sürü devletin yönetimi ve sınırları değişmiş, ülkeler parçalanmış bu ülkelerin başındaki son derece güçlü liderler alaşağı edilmişti.
Söz konusu sosyal medya üzerinden savaşı başlatan ve bunda da son derece başarılı olan “üst akıl” o günlere göre bugün daha deneyimli daha tecrübeli neyi ne zaman yapacağını daha iyi bilen bir pozisyonda bulunuyorlar.
Biz tam başından beri savunduğumuz “artık savaşlar tankla, topla, tüfekle olmaz” fikrini daha geniş kitlelere anlatmaya çalışırken İsrail’in iki gün ara ile Lübnan’da bulunan Hizbullah’a karşı önce çağrı cihazları sonrada telsizler üzerinden başlattığı ve onlarca ölü binlerce yaralının olduğu tamda anlatmaya çalıştığımız siber savaş ortaya çıktı.
Başta İsrail olmak üzere teknolojide ileri giden ülkeler artık insan gücüne dayalı savaşların bir anlamı olmadığını anladıklarından süreci siber cihazlar ile yönetmenin daha akıllıca olduğuna karar verdiler.
İnsana daha doğrusu silahlı kuvvetlere dayalı savaşların anlamsızlığı zaten ortada eğer böyle olmasa 250 milyon civarında olduğu söylenilen Ortadaoğu’daki Arap devletlerinin 13 milyonluk İsrail’in hakkından çoktan gelmesi gerekiyordu.
Savaşlar artık öncelikle ekonomik olarak yapılıyor. Var olan tüm ekonomik yollar denendikten sonra da İsrail’in yaptığı gibi günlük kullanım için gerekli olan elektronik eşyaların yazılımlar üzerinden başlatılan saldırılar şeklinde yapılıyor.
İlimde, teknikte fende ileri gidemeyen ülkelere bu aşamadan sonra maalesef yaşam hakkı pek yok gibi, teknolojiyi takip eden, tüm insanlığın ihtiyacı olan teknolojiyi ve bu teknolojinin hayata geçmesi için gerekli yazılımları bulan ülkeler bugün olduğu gibi yarında dünyanın sahibi olacak.
Teknolojiden bihaber yoluna devam edeler ise bol bol giyabi cenaze namazı kılacak.
Hepsi bu..