Türk insanının öteden beri sevgisinde bir ayar olmadığı hatta zaman zaman fazla sevgi dolayısı ile hem kendisine hem de karşı tarafa, kuruma, kişilere sorun yarattığını hepimiz biliriz.
Bizim memlekette bilindiği gibi spor özellikle de futbol olmazsa olmazımızdır. Takım sevgisinin en üst noktada olduğu bir siyasi görüş başta olmak üzere, insanların nerede ise hemen her gün karar değiştirdiği bir noktada futbol taraftarlığı asla değişmez.
Bizim insanımızın siyasete ve siyasetçiye olan sevgisinde de sınır yoktur. İnsanımız mensubiyet şuuru dolayısı gider bir siyasi partiye üye olur. En son noktaya kadar da o siyasi partiyi ve partinin liderini hiçbir şekilde tartıştırmaz, daha da önemlisi söz söyleyeni anında hain ilan eder.
Düşünce hayatımızda sevgide de sınır tanımayız. Şu sıralar belki biraz değişim olmuştur ancak dünya görüşümüzün şekillenmeye başladığı orta okul ya da lise yıllarında kitap okumaya başlarız. Siyasi fikirlerimizin uyduğu ve onlara yakın yazarların, edebiyatçıların eserlerini okumakta ve sevmekte sınır tanımayız.
Sanatçılar konusunda da sevgide sınır tanımayız. Sinema ve tiyatro alanında beğendiğimiz sanatçılar ile ilgili olağanüstü ifadeler kullanırız.
Ses sanatçılarının eserlerini büyük bir keyifle dinlemeye, dinledikten sonra da etrafımızdaki kalabalıklara anlatmaya bayılırız.
Buraya kadar bir sıkıntı yok.
Asıl sıkıntı dünyanın sadece ve sadece bizim sevdiklerimiz etrafında döndüğünü sanmamızla başlıyor. Kendisini bir fanusun içerisine hapseden büyük bir çoğunluk "Dünyada sadece benim sevdiklerim yok. Milyarlarca insanın sevdiği, beğendiği milyonlarca sanatçı-futbol takımı-siyasetçi var" düşüncesinden olabildiğince uzaklarda duruyoruz.
İnsanın bir insanı, nesneyi, eşyayı, siyasetçiyi, sanatçıyı, yazarı, tiyatrocuyu sevmesinde hiçbir sıkıntı yok. Tüm problem ayarı, yani kantarın topuzunu kaçırdığımızda başlıyor.
Dünyada yalnız yaşamıyoruz. En yakınımızdakinden, en uzaktakine kadar milyonlarca insanın sevdiklerine de saygı gösterdiğimiz anda hayatın daha güzel, daha yaşanabilir olduğunun farkına varmış olacağız.
Yeterki ruhumuzdan akan sevgide ayarsızlık yapmayalım.