Hafta içerisinde bizimde kitap yazarı olarak bulunduğumuz kitap fuarında dolaşırken yanımıza gelen üst düzey bir bürokrat dostumuz “-Abi seni anlamakta güçlük çekiyorum. Yazılarını her sabah hiç aksatmadan okuyorum. Sen kültür adamısın, gönül adamısın, toplumun senin gibi Kültür elçilerine ihtiyacı varken sen kaç yıldır gittin enerjini boşu boşuna siyasete harcadın. Bak ne güzel kitap yazdın her partiden seni çok seven dostun arkadaşın var artık olan oldu bundan sonra kültürel faaliyetlere daha çok zaman ayırmanı gönülden temenni ediyorum” dediğinde işin doğrusu şaştık kaldık.
Biz 35 yıldır sürekli medya sektörünün içerisinde bulunduğumuzdan kendimizi daha çok yazar-çizer ekibinin içerisinde görüyoruz ancak yukarıdaki ifadeleri kullanan dostumuz gibi pek çok arkadaşımızda aynı minvalde konuşunca siyasetçi kimliğimizin gazeteci kimliğimizin önüne geçtiğinin farkına vardık.
Bu şekilde konuşan dostlarımızdan ayrılıp bir tarafta oturunca çok uzaklara değil bundan beş ay önce yapılan Milletvekilliği ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesine gidince bir durum muhasebesi yapma ihtiyacı doğmuş oldu.
14 Mayıs 2023 tarihinde yapılan milletvekili genel seçiminde bizimde milletvekili adayı olduğumuz parti TBMM’de başarılı olamadı, 28 mayıs Pazar günü yapılan cumhurbaşkanlığı seçiminde yine tarafı olduğumuz aday kaybetti, 2022-2023 futbol sezonuna bu sefer mutlaka şampiyon olacağına inandığımız Fenerbahçe’de ligde başarılı olamadı Galatasaray sezonu şampiyon olarak tamamladı.
Mensubu olduğumuz siyasi görüş 2002 yılından itibaren iktidar olamıyor, İflah olmaz bir şekilde taraftarı olduğumuz Fenerbahçe son şampiyonluğunu 2013-2014 yaşamış yani 20 yıldır siyasette 10 yıldır da futbolda yüzümüz bir türlü gülmedi.
İnsanın futbol takımını değiştirmesi zor, bu yüzden her türlü başarısızlığına rağmen bir türlü Fenerbahçe’yi bırakamıyoruz dolayısı ile her sezon “bu sefer tamam kesin şampiyonuz” diye başladığımız ligde bir türlü neticeye gidemiyor her sezon sonu hayal kırıklığı yaşıyoruz.
Siyasette ise durum nerede ise futboldan farksız, 12 Eylül 1980 yılındaki ihtilal sonrası 1983 yılında yapılan ilk seçim ile birlikte başlayan ve her seçim sonrası devam eden hayal kırıklığımız o gün bugündür bir türlü değişmedi gitti.
Bu kadar şikayetten sonra okuyucularımız bize “ Bu kadar şikayet edeceğine hayatında ciddi kararlar al o zaman siyasette de sporda da mutlu olursun, üzülmezsin” diyen olabilir ancak hepimiz biliyoruz ki “kazın ayağı” hiçte öyle değil.
Siyaset insana hizmetin değişmez yolu, siyasi partilerde ülke sınırları içerisinde yaşayanlara daha iyi bir gelecek sağlamak adına bir rehber, bizde okuyan, yazan, okuduğunu anlamaya çalışan, muhakeme yapan bir aydın olarak siyaseti doğru noktada yapmanın mücadelesini veriyoruz.
Siyasette başarılı olmanın ölçüsü
-Belediye başkanı olmaktır
-Milletvekili olmaktır,
-Bakan olmaktır
-Başbakan olmaktır
-Cumhurbaşkanı olmaktır..
Biz kendimizi bildik bileli bu sıraladığımız makamlara ulaşmak bir tarafa yanından yöresinden bile geçemedik.
Taraftarı olduğumuz Fenerbahçe kulübü yönetiminin belli zamanlardaki taleplerini gücümüz ölçüsünde karşılamaya gayret ediyoruz.
Üyesi olduğumuz siyasi parti ile ilgilide her zaman elimizden gelenin daha fazlasını gücümüzün yettiğinin kat be kat fazlasını harcadığımız bizi tanıyanlar çok iyi biliyorlar.
AK Parti iktidara geldiğinde biz 40 yaşındaydık, aradan 20 yıldan fazla bir zaman geçti ve biz netice alamadık, yazımızın başında da belirttiğimiz gibi Fenerbahçe en son 10 yıl önce şampiyon olmuş ondan sonra bir başarı yok.
Bu kadar olumsuzluk içerisinde “insanı hayata bağlayan siyasette ve sporda başarısız olmamızın nedeni bizden çok mensubu olduğumuz siyasi partilerin ve spor kulübünün yöneticileridir” desek yalan söylemiş olmayız..
Bundandır “ Hep kahır, hep kahır” diye hayıflandığımız..
Dostlarımızın “Daha çok kültürel faaliyetlere yönel” demesi de boşuna değil.