Düzensiz adet dönemlerindeki ara kanamalar, ağrılı cinsel ilişki ve sonrasında kanama gibi belirtilerle kendini belli edebilen rahim ağzı kanseri kadınlarda en sık görülen kanser tipleri arasında yer alıyor. Rahim ağzı kanseri gelişimindeki en önemli risk faktörü ise uzun süreli HPV enfeksiyonu olarak gösteriliyor. Memorial Ataşehir Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Doç. Dr. Mesut Polat, “Rahim Ağzı Kanseri Farkındalık Ayı”nda rahim ağzı (serviks) kanseri ve korunma yolları hakkında bilgi verdi.
GENÇLERDE DE GÖRÜLÜYOR
Kadınlarda en sık görülen kanserlerden biri olan rahim ağzı yani serviks kanseri, genellikle 50 yaş ve üzerinde görülmektedir. Ancak son yıllarda genç kadınlar arasında da sık yaşanmaya başlanan rahim ağzı kanserinin neredeyse tümünden HPV (Human Papilloma Virüsler) sorumludur. Aslında birçok kadın hayatının bir döneminde HPV ile karşılaşır. Bağışıklık sisteminin yardımıyla yenilen HPV’nin savunma sisteminden güçlü olduğu durumlarda rahim ağzı kanseri ortaya çıkabilir.
BU BELİRTİLERE DİKKAT
Rahim ağzı kanseri gelişmesindeki en önemli risk faktörü uzun süreli HPV enfeksiyonudur. HPV enfeksiyonunun uzun süreli olmasının en önemli nedenleri ise; sigara kullanımı, bağışıklık sisteminin zayıf olması ve genital enfeksiyonlar olarak gösterilmektedir.
Rahim ağzı kanseri belirtileri şu şekilde sıralanabilir;
Kokulu akıntı
Adet periyodunda ara kanamalar
İlişki sonrasında kanamalar
Ağrı
Vajinada dolgunluk hissi
Bu belirtilerin bir veya bir kaçı bir arada bulunabilir. Ancak yine de bu belirtilerin bulunması rahim ağzı kanseri anlamına gelmemektedir. Bu bulguların yaşanması durumunda zaman kaybetmeden kadın hastalıkları ve doğum doktoruna muayene olunması hayati önem taşımaktadır.
RAHİM AĞZI KANSERİNDEN AŞIYLA KORUNABİLİRSİNİZ
“Human Papilloma Virüs”ün (HPV) ana bulaşma yolu cinsel ilişkidir. Enfekte bir kişinin vajina veya dış genital bölgesi ile temas sonucu bulaşır. Cilt bütünlüğü bozulmuş enfekte cilt bölgesinin, sözgelimi elle temasıyla da HPV bulaşabilir. Prezervatiflerin mutlak koruyuculuğu yoktur, çünkü enfekte cildi tamamıyla kapatmak mümkün değildir. HPV, rahim ağzı kanserlerinin neredeyse % 99’undan sorumludur. HPV’ye yönelik geliştirilen koruyucu (proflaktik) aşılar ile birincil korunma sağlanmaktadır. Özellikle HPV bulaşması olmadan korumaya başlayarak rahim ağzı ve diğer HPV’ye bağlı kanserler ve öncü lezyonların oranını azaltma hedeflenmektedir. HPV aşısı içerdiği HPV tipine karşı %100 koruma sağlamaktadır.
TEDAVİ HASTAYA GÖRE BELİRLENİYOR
Rahim ağzı kanserinin tanısı biyopsi ile konulmaktadır. Rutin jinekolojik muayene esnasında rahim ağzında görülen şüpheli lezyondan biyopsi yapılarak teşhis konulabilir. Ancak bazı hastalarda jinekolojik muayene sırasında şüpheli lezyon görülmemesine rağmen yapılan smear testleri anormal olabilir. Bu durumda rahim ağzının 6 – 40 kat büyütüldüğü kolposkopik inceleme ile teşhis konulabilmektedir. Rahim ağzı kanserini tedavisini belirleyen en önemli etken kanserin evresidir.
Klinik muayene ve radyolojik görüntülemeler ile hastalığın evresine karar verildikten sonra tedavi planlanmaktadır. Erken evre rahim ağzı kanseri tanısı almış hastalarda temel tedavi cerrahidir. Geç evre olarak değerlendirilen rahim ağzı kanserinin tedavisinde ise radyoterapi ve kemoterapi öncelikli olarak uygulanmaktadır. Ancak erken evre olup, cerrahi tedaviye uygun bulunmayan hastalara da radyoterapi ve kemoterapi uygulanabilir.
BU ÖNERİLERLE RAHİM AĞZI KANSERİNDEN KORUNUN
Rahim ağzı kanserinden korunmada tek eşlilik çok önemlidir. Sigaradan uzak durmak, sağlıklı beslenmek, vücudun vitamin- mineral dengesine dikkat etmek HPV ile mücadelede büyük yer tutmaktadır. Rahim ağzı kanser şüphesi bulunsun ya da bulunmasın her kadının düzenli jinekolojik muayenelerini olması ve smear testlerini yaptırması gerekmektedir.