Parkinson, özellikle hareketle ilgili problemlere yol açarak hastanın yaşam kalitesini düşüren bir beyin hastalığı. Parkinson’un yaygın belirtilerinin hareketlerin yavaşlaması, konuşma güçlüğü ve istirahat halinde ortaya çıkan titremeler olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Nöroloji Bölümü Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Hastalık genellikle 40-70 yaş aralığındaki kişilerde ortaya çıkıyor ve erkeklerde kadınlara oranla daha sık görülüyor.
Parkinson’un kaynağı tam olarak bilinmese de ailede hastalık öyküsü bulunan kişilerin riskli bir grupta olduğu söylenebilir. Yeni bir teknoloji olan Parkinson Monitör Sistemi’nin (Parkinson Ölçüm Cihazı) ise hem hastalar hem hekim açısından önemli avantajları var” açıklamasında bulundu.
Parkinson gibi bir hastalığın tedavisinin zor ve meşakkatli olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Hastanesi Nöroloji Bölümü Direktörü Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Bu konuda ilaç tedavisi gören, hatta ameliyat olmuş kişilerin bile zaman zaman semptomlarının sıkı bir şekilde takip edilmesi gerekiyor ancak her hasta sık sık doktor kontrolüne gelemiyor. Sık sık kontrole gelinse bile ortalama yarım saatlik bir muayenede doktorun bütün bulguları gözlemleyebilmesi mümkün olmayabiliyor.
Ancak yeni bir teknoloji olan Parkinson Monitör Sistemi sayesinde artık hastanın bizden uzakta kaldığı dönemin ölçümünü yapıp, klinik seyrini kayıt altına alarak kesin veriler elde edebiliyoruz. Bütün dünyada çok yeni olmasıyla beraber, cihazın bulunduğu ilk ülkelerden birinin Türkiye olması gurur verici” dedi.
CİHAZ, İLAÇLARIN OLUŞABİLECEK YAN ETKİLERİNE KARŞI BİR ALARM SİSTEMİ
Tedavide kullanılan Parkinson ilaçlarının bazı yan etkilerinin de olabildiğini paylaşan Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Örneğin ilacın etki süresi kısalıyor ve hastada hareket bozuklukları yeniden başlıyor. Ya da hastanın kollarında ve bacaklarında istemsiz hareketler ortaya çıkabiliyor. Ek olarak ortaya çıkan bu komplikasyonların, ilaç alındıktan ne kadar zaman sonra oluştuğunu bilmek de bizim için çok önemli. Parkinson hastalığının muayenesi sırasında hastayı en fazla yarım saat görebildiğimiz için bu sayılan belirtileri gözlemleme şansımız olmuyor. Bazen de hastalar şikayetlerini iyi bir şekilde tarif edemiyorlar” şeklinde konuştu.
İlaçların hasta üzerindeki olumlu veya olumsuz etkilerini takip edebilmek için hastanın monitörize edilmesi gerektiğini açıklayan Kütükçü, “Non-invaziv, yani hastaya hiçbir zararı olmayan bu teknolojiyi kollara ve ayaklara takılan bir bilezik, bele takılan bir kemere benzetebiliriz.
Cihaza işlenen kayıtlar online sistem aracılığıyla direkt olarak bize ulaşıyor ve analiz ediliyorlar. Bu yeni yöntem sayesinde hastanın 5-10 günlük klinik durumunu, ilacın yan etkilerini, titremelerin sıklığını, hareketlerdeki bozukluğu ve şikayetlerin günün hangi saatlerinde arttığını bütün detaylarıyla görebiliyoruz” dedi.
ŞEHİR DIŞINDAKİ HASTALARIN TAKİBİ KOLAYLAŞACAK
Tedavisini düzenlemekte zorlandıkları ve orta, ileri evre hastalar için bu sistemi tercih ettiklerini dile getiren Prof. Dr. Yaşar Kütükçü, “Örneğin şehir dışında olan ve hastaneye gelip gitmekte zorlanan kişilerin bu teknolojiyle durum takipleri kontrol altına alınabilir ve tedavileri kolaylıkla planlanabilir” ifadelerini kullandı.