Edebiyatla ilgisi olanlar bilir. Yaprak Dökümü, Reşat Nuri Güntekin’in ölümsüz eserlerinden birisidir. Pek çok kez sinema filmi yapılan, geçtiğimiz yıllarda da uzun bir süre televizyon dizisi olarak yıllarca devam eden Yaprak Dökümü isimli eser çoğumuzun hafızasında yer etmiş durumda.
Ancak bizim yazı konumuz Reşat Nuri Güntekin’in Yaprak Dökümü isimli eseri değil. Son 1 ay içerisinde birbiri ardına yağmur gibi yağan zamlardan ve işçiye-memura-emekliye yapılacağı söylenilen maaş zamlarının devede kulak misali kalması sonucu, çok zor anlar yaşayan ve birbiri ardına kapanan ve kapanma tehlikesi yaşayan ticarethanelerin durumudur.
Çok partili hayata geçileli beri özlediği refah düzeyine bir türlü ulaşamayan insanımızın, son dönemlerde karşı karşıya kaldığı ekonomik sıkıntılar hem vatandaşları hem de alışveriş yaptıkları esnafları zorda bıraktı.
Böylesi olağanüstü dönemlerde vatandaş daha çok ticaret yapan esnafın durduk yerde fahiş zamlar yaptığını bu yüzden işyerlerinden içeriye bil eğirmekten çekindiklerini söylüyorlar.
İşin birde esnaflar tarafından olan bölümü var ki orası da tam bir sorunlar yumağı. Vatandaş haklı olarak öncelikle temel gıda maddelerine yöneliyor, sabah kahvaltıda ne yiyeceğini, öğlen ve akşam yemeklerinde ne tüketeceğini kara kara düşünüyor.
Ancak temel gıda maddeleri satışını yapan daha doğrusu yapmaya çalışan esnafın durumu şu aralar içler acısı. Konfeksiyoncular, mobilyacılar, halıcılar, elektronik eşya satanlar, sözünü ettiğimiz zamlardan en fazla etkilenen sektörler haline gelmiş durumdalar.
Vatandaş öncelikli olarak temel gıda maddelerine yöneliyor. Onun dışındaki tüketim maddelerini ise olabildiğince ötelemeye geciktirmeye çalışıyor. Bildiğimiz tabirler günü kurtarmanın hesabını yapıyor.
Bizim şehir içerisinde belli zamanlarda uğradığımız iş yerleri var, Gıda satan iş yelerinin gireni çıkanı belli olmuyor, Vatandaş mecburi tüketim maddelerini bulabildiği en ucuz fiyattan almaya ve bütçesini denkleştirmeye çalışıyor.
Ancak yukarıda sözünü ettiğimiz sektörlerde ise maalesef yaprak kımıldamıyor.
İhtiyacı olan elbiseyi
Eskiyen mobilyayı
İşe yaramaz bir noktaya gelen halıyı kilimi
Artık çağın gerisinde kalmış elektronik eşyaları
İse olabildiğimce ötelemeye çalışıyor.
Önceki gün geniş çaplı konfeksiyon işi yapan bir arkadaşımızın işyerine uğradık. Nasıl vaziyet? diye sorar sormaz, "Bir kazak ya da ayakkabı alsan iyi olacak. Zira 3 gündür tek bir ürün satamadım, kapıdan içeriye bile giren yok" şeklinde serzenişte bulundu.
Her türlü olumsuzluğa rağmen işyeri sahibi arkadaşımızın ısmarladığı çayları yudumlarken, "–Yüksel abi biz dededen babadan konfeksiyoncuyuz. Hayatımız bu sektörde geçti, sana yemin ediyorum hafızamı sonuna kadar zorlamama rağmen bu kadar büyük bir sıkıntı ile karşı karşıya kaldığımızı hatırlamıyorum” dedi.
Arkadaşımız "Satış olmaması zaten bir sıkıntı ancak ay dediğin geliyor.
-Mal sahibi kira bekliyor
-Sedaş elektrik parası istiyor
-Palgaz gaz parası istiyor
-İSU su parası peşinde
-Vergi dairesi aman vermiyor
-SGK tahsil edeceği primlerin peşinde
-Çalışan personel maaş bekliyor
-Bizim de eve ekmek götürmemiz lazım.
Bu duruma bir önlem alınmazsa yaprak gibi tek tek dökülüp gideceğiz. İşyerini kapatmak da sorun değil ama bu kadar malzemeyi ne yapacağız, borçlarımızı nasıl ödeyeceğiz, şaşırdık kaldık" diye diye sıraladı durdu.
İşin kötü tarafı arkadaşımızın şikayet ettiği konuları nerede ise her esnaf dillendiriyor, yüzü gülen yok, keyif alan yok.
Yaprak dökümü dedikleri galiba tamda bu olsa gerek.