AFAD Kocaeli İl Müdürü Salim Tekoğul, 17 Ağustos 1999'da depremde orta hasarlı bir evden çıktığını belirterek, afetin gerçekten ne olduğuna o gün şahit olduklarını söyledi. Tekoğul, "Herhangi bir büyük afette ülkenin tüm kapasitesi gönüllüler, sivil toplum kuruluşları, itfaiye, AFAD ve diğer kurumlarla birlikte müdahale imkanımız olacak. Müdahale kapasitemiz 1999'a göre ölçülemeyecek kadar ilerledi" dedi.
KOCAELİ (AA) - AFAD İl Müdürü Salim Tekoğul, "Herhangi bir büyük afette ülkenin tüm kapasitesi gönüllüler, sivil toplum kuruluşları, itfaiye, AFAD ve diğer kurumlarla birlikte müdahale imkanımız olacak. Müdahale kapasitemiz 1999'a göre ölçülemeyecek kadar ilerledi." dedi.
Tekoğul, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 17 Ağustos 1999'da meydana gelen depremde orta hasarlı bir evden çıktığını belirterek, afetin gerçekten ne olduğuna o gün şahit olduklarını söyledi.
Deprem sonrası Kocaeli'de arama kurtarma faaliyetlerinde epeyce zorluk çekildiğini anlatan Tekoğul, aynı mahallede bulunan bir binada oturan yakınlarından 5'ini kaybettiklerini ve o binada toplam 90 kişinin yaşamını yitirdiğini kaydetti.
Tekoğul, yıkılan binada olan yakınlarını ararken 3 günün geçtiğini dile getirerek, "Hatta 5 yaşındaki bir kardeşimizi de bulamadık. Onu aramak için soğuk hava depolarında, buz pistinde günlerimiz geçti. Maalesef acı veren büyük bir şok haliydi bizim için." diye konuştu.
O dönemde afet sonrası iyileştirme ve arama kurtarma faaliyetlerinin sonradan lağvedilen Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ile Afet İşleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütüldüğünü hatırlatan Tekoğul, "Sivil Savunma Genel Müdürlüğünün arama kurtarma yetkinliği bakımından epey bir sıkıntı yaşadığı söyleniyor. Biz de buna şahit olmuştuk açıkçası çünkü depremden sonra birileri gelip enkazı kaldıracak ve arama faaliyetleri yapacak diye beklerken bir günümüz geçmişti. Sonra kimse gelmeyince biz kendimiz kazma küreği elimize alarak yakınlarımıza ulaşmaya çalışmıştık." ifadelerini kullandı.
- "Can kayıplarının yarısı Kocaeli'de yaşandı"
AFAD İl Müdürü Tekoğul, Marmara Bölgesi'nin neredeyse tamamını etkileyen depremin herkes için zor bir süreç olduğunu vurguladı.
Bölgede nüfus yoğunluğunun yüksek olması dolayısıyla kayıpların çok fazla olduğu gerçeğiyle de yüzleşildiğine değinen Tekoğul, can kayıplarının yarısının Kocaeli'de yaşandığını, Sakarya, İstanbul, Yalova, Kocaeli bazında ele alındığında yine bina hasarlarının yarısının Kocaeli'de olduğunu anımsattı.
"O dönemde bir koordinasyonsuzluğun olduğu gerçeğini bugün herkes kabul ediyor." diyen Tekoğul, bütün kurumların da 2009 yılında lağvedilip AFAD bünyesinde birleştirildiğini ve başkanlığın koordinasyon noktasında hakim bir pozisyona geldiğini ifade etti.
Tekoğul, Marmara Depremi'nden sonra devlette, sivil toplumda ve bireylerde bir zihni dönüşüm yaşandığını aktararak, "AFAD'ın kurulmasıyla birlikte bir başka dönüşüm de gerçekleşti. Yani afete müdahale odaklı yönetimden, afetten önce tedbir alma ve riskleri azaltma bağlamında bir risk yönetimi anlayışına da geçildi. Ardından 2013 yılında başlatılan bir süreçte bütün afet yönetim planları yenilendi. Arama kurtarma faaliyetlerini AFAD üstlendi." şeklinde konuştu.
- "Kocaeli'de 600 civarında gönüllümüz var"
AFAD'ın deprem bilincini arttırmak amacıyla okullar, iş yerleri ve evlere yönelik eğitim faaliyetlerine giriştiğine işaret eden Tekoğul, "Afet bilincinin arttırılması için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. Eğitim verdiğimiz kişi sayısı her sene artarak devam ediyor. Marmara Depremi'ndeki ölümlerin yüzde 3'ünün binalardaki eşyaların sabitlenmemesinden kaynaklandığını düşündüğümüzde deprem toplumda bilinci oluşmasının önemi daha iyi anlaşılıyor." dedi.
Tekoğul, eğitim faaliyetlerinin yanında AFAD gönüllülüğünü arttırma konusunda da büyük bir çaba sarf ettiklerini vurgulayarak, sözlerini şöyle sürdürdü:
Gece gündüz gönüllülerle beraber olarak müdahale kapasitemizi ve gücümüzü de arttırmış oluyoruz. Kocaeli'de 600 civarında gönüllümüz var. Bunların eğitimleri, akreditasyonları noktasında çabalarımız sürüyor. İtfaiyenin de gönüllüleri var. Herhangi bir büyük afette ülkenin tüm kapasitesi gönüllüler, sivil toplum kuruluşları, itfaiye, AFAD ve diğer kurumlarla birlikte müdahale imkanımız olacak. Müdahale kapasitemiz 1999'a göre ölçülemeyecek kadar ilerledi. 1999'dan çok iyiyiz ama her şey bitti mi noktasında baktığımızda hayır bitmedi. Sadece AFAD'ın çalışmasıyla değil hep birlikte mesafe katetmemiz lazım.
"Müdahale kapasitesi ne kadar arttırılırsa arttırılsın hasarlı binalar dönüştürülmezse bunlar neye yarayacak?" diyen Tekoğul, bu anlamda mutlaka risk azaltma çalışmalarının öncelenmesi ve vatandaşın hasarlı binaları dönüştürme konusunda duyarlılığa kavuşması gerektiğini sözlerine ekledi.