31 Mart tarihinde yapılacak olan yerel seçim için bilindiği gibi siyasi partiler adaylarını büyük oranda belirleyerek sahaya indiler. Şu sıralar en azından partilerin belirledikleri başkan adayları ilçe yönetimlerinin bir bölümü ellerinden geldiği kadar vatandaşı dolaşıp hem kendilerine hem de partilerine oy istiyorlar.
Siyasi partiler için en az belediye başkanları kadar hatta onlardan daha önemli meclis listeleri ile ilgili çalışmaları da artık son aşamaya getirmiş durumdalar. Şubat ayının ilk günü tamamlanan meclis üyesi başvuruları ile ilgili analizlerde sanıyoruz son aşamaya geldi.
Meclis üyesi listelerinin oluşturulması siyasi partiler için her zaman sorunlu geçmiştir. Bulundukları yerleşim merkezinin yönetiminde söz sahibi olmak, bilgi birikim ve tecrübelerini o bölge için kullanmak isteyen ve siyaseti seven kişiler bir şekilde meclis listesinin içerisinde bulunmak istiyorlar.
31 Mart tarihinde yapılacak olan yerel seçim için şu ana kadar yapılan seçimlere göre çok daha fazla siyaseti seven ismin meclis üyesi olabilmek adına başvuru yapıldığı aşikar. Ancak burada cevaplanması gereken soru bu kadar başvuru içerisinde kırıp dökmeden asil listenin nasıl yapılacağı ile ilgilidir.
Kabul etmemiz gerekiyor ki bu 31 Mart tarihinde yapılacak seçimin ismi yerel olsa da adeta bir genel seçim havasında geçiyor. Hal böyle olunca seçilecek belediye başkanı ile birlikte çalışacak olan meclis üyesi listesinin de adeta kılı kırk yaracak bir araştırmadan sonra oluşturulması mecburiyeti ortaya çıkıyor.
Kendisini belediye meclis üyeliği için yeterli gören aday adaylarının bir kısmı ‘Ben partimin emektarıyım’ diyerek yola çıkıyor, bir kısmı 'Ben partiye yeni geldim ancak mesleğim vesilesi ile kendimde hak görüyorum' şeklinde konuşuyor. Bir kısmı "Ben parti üyesi değilim ancak toplumda bir karşılığımın olduğunu hemen herkes biliyor, bu yüzden sıralamada iyi bir yerde olmam" gerekir diye beklenti içerisine giriyor.
Böylesi bir noktada meclis üyelerini belirlemekle görevli komisyon ne kadar dikkatli bir şekilde davransa, günler geceler boyu herhangi bir yanlışlık yapmayalım diye çırpınsa, meclis üyeliği için talep fazla olduğundan başvuru yapanların büyük bir kısmı liste dışında kalıyor.
Meclis listesine girmeyi başarabilenler için bu sefer de "Acaba seçilebilecek ve aynı zamanda Büyükşehir Belediye Meclisi’ne de gidebilecek bir sıradan yazılabilir miyim ?" endişesi başlıyor.
Bu kaotik durum içerisinde yukarıda da belirttiğimiz gibi çok iyi bir liste yapıldığı düşünülse bile, liste dışında kalanlar kendilerini de meclis üyeliği için bire bir uygun gördüklerinden hatırı sayılır bir kırgınlık ve küskünlüğün ortaya çıkmasını engelleyemiyorlar.
Belde, ilçe ve il başkanlıklarında oluşturulan komisyonlar tarafından ortak akıl ile oluşturulan daha doğrusu oluşturulmaya çalışılan bu meclis listelerinin önce belde ya da ilçe belediye başkanları ile uyumlu bir şekilde çalışmaları, ilçeden seçilip Büyükşehir meclisine gitmeye hak kazanan üyelerin Büyükşehir belediye başkanı ile uyum içerisinde çalışıp çalışamayacakları, listeye yazılabilmek için önemli bir etken diye düşünüyoruz.
İsmine İhtisas komisyonları denilen ve isimleri ile müsemma komisyonların oluşturulabilmesi adına da yetkili, tecrübeli, toplumun tanıdığı isimlerin meclis üyesi listelerine yazılması da böyle bir süreçte artık mecburiyet haline gelmiş durumdadır.
Bu kadar karışık bir süreçten geçilirken içerisinde bulunduğumuz haftanın partiler için gerçekten zor zamanlar olduğunu kabul etmememiz gerekiyor.
Genel merkezden istenilen kontenjanlar, milletvekillerinin istediği isimler, teşkilatların görmek istediği isimler, başkan adaylarının beraber çalışmak istediği yakın isimler derken, ortaya son derece karışık ve üstesinden gelinmesi zor bir durum çıkıyor.
Bütün bu zorlukların üzerinden gelinse bile meclis listelerinden dolayı ortaya çıkan kırgınlıkları, dargınlıkları, küskünlükleri gidermek hiç de kolay olmayacak ama parti yöneticilerinin de başlıca görevleri teşkilatlarını böylesi zor zamanlarda sakin bir limana çekmek için yapacakları çalışmalardır.
Kolay olmasa bile.