Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Başbakanlığı döneminde yani 2004 yılında Ankara’nın Kızılay meydanında gündüz saat 14.00 sıralarında havai fişekler eşliğinde “Aydınlık yarınların çağdaş Türkiye'si için çıktığımız yolda hamdolsun, dün müzakere süreciyle ilgili tarihi 3 Ekim olarak almış bulunuyoruz, hayırlı olsun. Sene 1963 ve sene 2004 Aralık ayı, bu geçen süre içinde bir çok gayretler oldu.
Birçok liderin AB yolunda mücadelesi oldu. Aşama aşama şüphesiz bir yerlere gelindi. 59 hükümetin Başbakanı olarak, hepsine milletim adına, hükümetim adına teşekkür ediyorum” şeklinde başlattığı süreç Perşembe günü saat 14.00 sıralarında Avrupa Parlamentosu’ndaki, karşıt görüşte olan üyelerin Türkiye’deki son dönem gelişmelerini göz önünde bulundurarak üyelik müzakerelerinin geçici olarak durdurulmasını talebi yapılan oylamada müzakerelerin devam etmesi yönünde 37 oy kullanılmasına rağmen, durdurma yönünde kullanılan 479 oy ile şimdilik askıya alındı.
Birçok liderin AB yolunda mücadelesi oldu. Aşama aşama şüphesiz bir yerlere gelindi. 59 hükümetin Başbakanı olarak, hepsine milletim adına, hükümetim adına teşekkür ediyorum” şeklinde başlattığı süreç Perşembe günü saat 14.00 sıralarında Avrupa Parlamentosu’ndaki, karşıt görüşte olan üyelerin Türkiye’deki son dönem gelişmelerini göz önünde bulundurarak üyelik müzakerelerinin geçici olarak durdurulmasını talebi yapılan oylamada müzakerelerin devam etmesi yönünde 37 oy kullanılmasına rağmen, durdurma yönünde kullanılan 479 oy ile şimdilik askıya alındı.
Avrupa Parlamentosu'nda bulunan 479 üyenin aldığı kararın herhangi bir bağlayıcılığı yok, Ancak Aralık ayında toplanacak olan AB’li parlamenterlerinde Perşembe günü alınan karara uyacaklarında az çok belli olduğundan AB süreci eğer bir mucize olmadığı takdirde şimdilik bitmiş olacak.
Türkiye’de hemen her evde yaşayan vatandaşlarımızın mutlaka bir akrabasının bulunduğu AB ülkeleri ile geldiğimiz ve hiçte hoş olmayan bu nokta sonrasında “AB’nin bu kararı yok hükmündedir” diyeni mi ararsınız,” Bu kararı alanlar terör suçlusu olarak yargılanmalıdır” diye avaz avaz bağıranımı dinlersiniz, “Türkiye şimdi çağ atlayacak” diye ahkam kesenimi ararsınız .. “AB’den kurtulduk yarın sabah idam geri gelsin” diye çağrı yapanlarımı sorarsınız.. şaştık kaldık.
Türkiye’nin hemen her konuda yaşadığı kavram kargaşası artık öyle karışık bir duruma geldi ki vatandaş bir noktadan sonra neyin doğru neyin yanlış olduğunu bile araştırmadan, öğrenmeden, Televizyonlarda kendisine yakın gördüğü siyasetçinin söylediklerini tövbe haşa “ Ayet” olarak görüyor ve başlıyor duyduklarını sağa sola satmaya, Nereye kadar..? ilgilendiği konu gündemden düşüp yeni bir Suni gündem sahaya sürülünceye kadar.
En tutucu en muhafazakar vatandaşımız bile günlük hayatında karşılaştığı en ufak bir engel karşısında anında AB ülkelerinden örnek verir sonrada “Kardeşim Avrupalı yapmış ,adamlar hak yemiyor, yanlış yapmıyor, İnsan gibi bir hayat sürüyor halbuki bizde öylemi.” diye bitiriyor ancak kendisine özlediği o hayatı sağlamayan siyasetçilere de asla toz kondurmuyor.
Bu sütunlarda sürekli anlatmaya çalışıyoruz Edirne’den, Kars’a kadar bu memleketin sınırları içerisinde yaşayan vatandaşlarımızın tamamının beklentisi “İyi-Kaliteli ve huzurlu bir yaşam” Vatandaş istediği özlediği bu yaşam standartlarının da AB ülkeleri olduğunu çok iyi biliyor ve bulduğu her ortamda “Durumum iyi olsa bu memlekette bir gün daha durmam giderim ömrümün sonuna kadar bir Avrupa ülkesinde yaşarım” diye de içlenip duruyor.
Dikkat edin hiçbir vatandaşımız “İmkanımız olsa Çin Halk Cumhuriyetine, Hindistan’a, Rusya’ya, İran’a gidip orada yaşarım hayatımın sonuna kadar orada kalırım” demiyor, Vatandaşlarımızın talebi Almanya-Hollanda-İtalya-Fransa-Ispanya vb. ülkelerde yaşamaktır.
Biz küçük bir araştırma yaptık AB ülkeleri ile şu günlerde durduk yerde gündeme gelen Şanghay Ülkelerinin ekonomik durumuna baktık her iki tarafında Kişi Başına düşen milli gelirlerini çıkardık ve aradaki uçurumu bir kez daha gözler önüne sermek istedik.
Uluslararası Para Fonu’nun (IMF) 2016 verilerine göre dünyada kişi başına düşen milli gelirin en yüksek olduğu ülkeler nasıl sıralanıyor şeklindeki sorunun cevabı ve Ülkelerin kişi başına düşen milli gelirleri Lüksemburg : 81,383 Dolar, Norveç : 52,013 Dolar, İsviçre r: 41,663 Dolar, Hollanda : 40,765 Dolar: 39,699 Dolar, Avusturya : 39,634 Dolar, Kanada : 39,057 Dolar, İrlanda : 38,550 Dolar, İsveç : 38,031 Dolar, İzlanda : 36,621 Dolar, Danimarka : 36,450 Dolar, Belçika : 36,100 Dolar, Almanya : 36,033 Dolar, Finlandiya : 34,585 Dolar,Fransa : 34,077 Dolar İspanya : 29,742 Dolar, İtalya : 29,392 Dolar ,Yunanistan : 28,434 Dolar,
Türkiye AB’ye mahkum değildir bizim için Şanghay ülkeleri de iyi olabilir denildiğinde o ülkelerin Milli gelirleri de şöyledir: Rusya : 15,837 Dolar,Türkiye : 13,464 Dolar ,Kazakistan : 12,603 Dolar, İran : 10,865 Dolar, Çin Halk Cumhuriyeti : 7,519 Dolar ,Hindistan : 3,339 Dolar, Kırgızistan : 2,248 Dolar, Tacikistan : 1,935 Dolar
Bu her iki gruba ait ülkelerdeki İnsan haklarını, Çalışma saatlerini, Ülkelerin yönetim biçimlerini anlatmaya ve karşılaştırmaya gerek bile görmüyoruz, Zira arada o kadar büyük bir uçurum var ki anlatmaya-karşılaştırmaya asla imkan yoktur.
Ahmet Davutoğlu’nun yerine Başbakanlığa atanan Binali Yıldırım göreve gelir gelmez “Dostlarımızı çoğaltıp düşmanlarımızı azaltacağız” şeklinde her Türk vatandaşı kadar bizi de büyük umutlara sevk eden bir açıklama yapmıştı ancak geldiğimiz noktada “Acaba gerçekten tek bir dostumuz kaldımı.?” sorusunu bile sormaya inanın korkuyoruz.
Cevabı bilen kim varsa bize de söylesin daha da önemlisi içerisine düştüğümüz bu kuyudan nasıl çıkacağımız ile ilgili çözüm önerisi olan kim varsa lütfen siyaset ve hamaset yapmadan bize de anlatsın ki bizde anlayamadığımız noktaları anlamaya çalışalım.