KOCAELİ (AA) - Osmangazi Köprüsü ve Marmaray gibi Türkiye'nin mega projelerinde görev alan yüksek inşaat mühendisi ve mimar, deprem uzmanı Yoshinori Moriwaki, deprem öncesi eğitimin büyük önem taşıdığını, eğitimlerin Japonya'da anaokulundan başladığını, Türkiye'de yapılanları yeterli görmediğini belirtti.
Aralarında Malezya Kuala Lumpur'daki Petronas kuleleri de bulunan dünyanın en yüksek binalarını inşa eden bir şirketin Türkiye Genel Müdürü, aynı zamanda Japonya Yurtdışı İnşaat Şirketleri Derneği Genel Sekreteri Moriwaki, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Beşiktaş Maçka'daki bir otel projesi için 1990 yılında bir aylığına Türkiye'ye geldiğini, çeşitli projelerde görev alması dolayısıyla "bir yıl daha, bir yıl daha" diyerek bir daha Türkiye'den ayrılamadığını anlattı.
Moriwaki, "asrın felaketi" diye nitelendirilen 17 Ağustos 1999 Marmara Depremi'ni İstanbul'daki evinde atlattığını söyledi.
Depremin ardından binanın kolon, kiriş ve duvarlarını kontrol ettikten sonra su ve elektrik kesintisi olabileceği düşüncesiyle küveti suyla doldurduğunu, daha sonra sokağa çıktığını aktaran Moriwaki, deprem anında öncelikle sakin olmak gerektiğini bildirdi.
Moriwaki, Japonya'da da büyük depremler yaşadığını ancak en çok endişeyi 2011 yılının mart ayında Japonya'da meydana gelen depremde kızından 3 gün haber alamamasıyla duyduğunu dile getirdi.
Yoshinori Moriwaki, "Japonya'da 13 sene yaşadığım Sendai bölgesinde çocuklarım vardı. Büyük kızımdan 3 gün haber alamadım. Deprem cuma günü oldu, haber alamasaydım pazartesi sabah gidecektim. Valizimi hazırladım, biletimi aldım. Bir baba olarak kızımın mutlaka yaşadığını düşünüyorum ama en kötüsünü de düşünmek gerekir. Bunu düşünerek valizimi hazırladım. Sürekli telefonla arıyordum, pazar gecesi ulaştım. Gitmekten vazgeçtim." diye konuştu.
Kanun ve yönetmelikler bakımından geçmişe göre Türkiye'de önemli düzenlemeler yapıldığına, hatta Japonya ve Amerika ile hemen hemen aynı olduğuna işaret eden Moriwaki, en önemli eksiğin eğitim ve bilinç olduğuna dikkati çekti.
- "Aynı acıyı yaşıyoruz"
Moriwaki, eğitim konusunda şunları söyledi:
"Türkiye ve Japonya deprem kuşağında ülkeler. Aynı acıyı yaşıyoruz. Japonya'da ilkokuldan, hatta anaokuldan deprem eğitimi başlıyor. Türkiye'de maalesef o kadar değil. İzmit 1999'da büyük deprem yaşadığı için eğitimler diğer bölgelere göre daha fazla ama gene de yeterli değil. İl il gezerek, çeşitli seminerlerle deprem bilincini yaymaya çalışıyorum. Üniversiteler olsun, ilk, ortaokul, liselerden nereye çağrılırsam gidiyorum. Şimdiye kadar 300'ün üzerinde seminere ve 81 ilden 50'sine gitmişim. Japonya'da gezmediğim daha çok şehir var, yarısına gitmemişimdir."
Eğitimle deprem öncesi, deprem anı ve sonrasında yapılması gerekenlerin öğrenilmesi, alınacak önlemlerin belirlenmesinin yaşam biçimine yer etmesi gerektiğini vurgulayan Moriwaki, deprem anında yapılması gerekenleri anlattı.
- Evin her köşesinde su bulundurulmalı
Moriwaki, şöyle devam etti:
"Deprem anında nasıl kaçmak gerekir? Mesela yaşam üçgeni... Yatak odasında yatak kenarı yaşam üçgeni olabilir. 1999 depremi İzmit, Değirmendere, Gölcük'te, Sakarya'da binalar çöktü. Böylesi büyük depremleri tekrar yaşamayalım diye düşünüyoruz ama maalesef Japonya'da da Türkiye'de de bu geliyor. Onun için hazır olmak lazım. Gece olduğu için depreme uykuda yakalanıldı, kurtulanların çoğu yatak odasında yatağının yanına düştüğünden hayatta kaldı. Farkında olmadan yaşam üçgeninde hayatlar kurtuldu, buna karşın kaçmaya çalışırken de ölen çok fazla insan var. Artık yaşam üçgeninde kalmamız gerektiğini biliyoruz. Sadece bu yetmez.
İnsan susuz sadece 3 gün yaşar. Evde ne yapıyorum, yatak odasındaysam yatağımın yanına, salondaysam koltuğumun yanına su şişesi koyuyorum. Deprem oldu, yaşam üçgenine kaçtık, bina çöktü ama orada su varsa bir aya yakın kurtarılmayı bekleyebiliriz. Deprem oldu, bina çökmedi. Sonradan su kesilebilir, su hattı kopabilir. Bu düşünceyle evdeki insan sayısına göre en az 3 gün yetecek kadar su bulundurmak gerekir. Depremden sonra yardımlar gecikebilir, yardım gelene kadar hazır olmamız lazım. Japonya'da şirketler bile bu şekilde önlem alıyor. Türkiye'de 1999'dan sonra yaşam üçgeni, deprem çantası, su, bisküvinin önemi anlaşıldı ama şimdi nerede, herkes unuttu. Unuttuğun an deprem, afet geliyor."
İnsan susuz sadece 3 gün yaşar. Evde ne yapıyorum, yatak odasındaysam yatağımın yanına, salondaysam koltuğumun yanına su şişesi koyuyorum. Deprem oldu, yaşam üçgenine kaçtık, bina çöktü ama orada su varsa bir aya yakın kurtarılmayı bekleyebiliriz. Deprem oldu, bina çökmedi. Sonradan su kesilebilir, su hattı kopabilir. Bu düşünceyle evdeki insan sayısına göre en az 3 gün yetecek kadar su bulundurmak gerekir. Depremden sonra yardımlar gecikebilir, yardım gelene kadar hazır olmamız lazım. Japonya'da şirketler bile bu şekilde önlem alıyor. Türkiye'de 1999'dan sonra yaşam üçgeni, deprem çantası, su, bisküvinin önemi anlaşıldı ama şimdi nerede, herkes unuttu. Unuttuğun an deprem, afet geliyor."
Japonya'da depremin yanı sıra fırtına, tayfun, yanardağ, tsunami gibi tehditlerin de bulunduğunu dile getiren Moriwaki, her şeye hazır olunması gerektiğini vurguladı.