Gebze’ye geldiğimiz yıllarda Türkiye 12 Eylül 1980 ihtilalinin üzerinden 5 yıl geçmiş 1983 yılında yapılan yerel seçime SODEP adayı olarak katılan Bülent Atasayan rakiplerini geride bırakarak Gebze belediye başkanı seçilmişti.
Bülent Atasayan, aradan geçen zaman dilimi içerisinde muhalefette bulunan bir belediye başkanın seçildiği yerleşim merkezine hizmet getirmesinin son derece zor olduğunun farkına varınca Turgut Özal’ın genel başkanlığındaki ANAP’a katılmıştı.
Belediye başkanlığı döneminde çalışkanlığı daha da önemlisi dürüstlüğü ile taraflı tarafsız hemen herkesin gönlünde taht kuran Bülent Atasayan 3 dönem son derece başarılı aynı zamanda da şaibesiz bir milletvekilliği dönemi geçirmişti.
Bülent Atasayan’ın belediye başkanlığı ve milletvekilliği dönemlerinde biz de MÇP’de ve MHP’de siyaset yaptığımızdan olsa gerek kendisi ile o döneme ait herhangi bir anımız yada uzun uzadıya sohbetimiz olduğu hemen hiç aklımıza gelmiyor.
Milletvekilliği dönemi sona erdiği dönemlerde kendisini ziyaret edip sahibi olduğumuz gazete adına söyleşi yapmak istediğimizi belirtince bize “Sen ne ilginç bir insansın, belediye başkanlığı yaptım 3 dönem milletvekili oldum, ANAP Genel başkanlığı görevinde bulundum, o kudretli dönemlerinde bana bir gün gelip herhangi bir talepte bulunmadım, şimdi sade bir vatandaşım ve gelmiş benimle söyleşi yapmak istiyorsun, çok garibime gitti” dediği andan itibaren dostluğumuz başladı.
O günden sonra Atasayan ile dostluğumuz hiç bitmedi, kendisini bir amcamız, çok yakın bir akrabamız olarak kabul ettik, oda sağ olsun bize karşı olan sevgisini hiçbir zaman esirgemedi, Bazen sabah erken saatlerde “gel kahvaltı yapalım” diye çağırdı, belli zamanlarda çok sevdiği tavuklu pilav ile ayranı birlikte kaşıkladık ama çoğunlukla da akşam saatlerinde “gel beni al” çağrısını aldıktan sonra hiç yüksünmeden evinden aldık istediği yere götürdük, yemek yedik sohbetler ettik.
2009 yılında yerel seçim öncesi Sefa Sirmen’in Kocaeli Büyükşehir belediye başkan adayı olduğu günlerde beni aradı “Şansımı son kez deneyip CHP’den Gebze belediye başkan adayı olmak istiyorum, Sen iyi ve tarafsız bir gazetecisin, kiminle nasıl bir anket yapacaksan yap, sonuçları bana getir, çıkan neticeye göre adaylık için başvuru yapıp yapmayacağıma karar vereceğim” demişti.
Biz bunun üzerine yurt genelinde son derece güvenilir anketler yapan bir araştırma şirketi ile anlaştık, yaklaşık bir ay süren iki bin beşyüz kişi ile görüşüp “Yapılacak yerel seçimde hangi partiye ve hangi adaya oy vereceksiniz” sorularını yönelttik.
Anket Şirketi sonuçları getirdi, Zarfı açtığımızda AK Parti birinci CHP ikinci, MHP üçüncü , SP’de dördüncü çıkınca “Bu kurum işini iyi yapan bir şirket , netice ortada kazanmamız mümkün görünmüyor” diyerek aday olmaktan vazgeçmişti, Zaten sonuçlar açıklanınca da anket şirketinin ortaya çıkardığı netice bir milim bile değişmedi.
Yaşadığı zaman zarfında Kırım’da kaç kurban kestirdiğini buradan yazmayacağız, Ancak son birkaç yıldır “-Yüksel, Ekonomik durumun eskisi kadar iyi değil, dolayısı ile Kırımda kestirdiğim kurbanların sayısını biraz azaltmak zorunda kaldım ama bu seninle benim aramda” dediğinde kendisine olan hayranlığımızın daha da fazlalaştığını hatırlıyoruz.
Havaların ısınması ile soluğu anında Çeşme’deki evinde alırdı, Bizde denk geldiği zamanlara EGE tatilimizin sona ermesinden sonra geriye dönüş yolunda mutlaka uğrar elini öper, çayını kahvesini içtikten sonra Çeşme’den ayrılırdık.
Kendisi ile birlikte en son gazeteci Yılmaz Işık’ın torununun sünnet cemiyetine katılmıştık, cemiyetin tamamlanasından sonra beraber ayrıldık o gün birkaç düğün cemiyetine daha birlikte katıldıktan sonra evinin merdivenlerine kadar götürüp bırakmıştık.
Geçtiğimiz aylarda biraz rahatsızlanmış tedavi için hastaneye yatmıştı. Akşam saatlerinde beni aradı "Biraz rahatsızlandım, hastanedeyim. Falancanın düğünü var oradan bir altın al benim adına tak, ama sakın hastanede olduğumu yazma. Sonra gidip gelenden başımı alamam" demişti.
Geçirdiğimiz göz ameliyatı sonrasında nerede ise gün aşırı aradı, sürekli sağlığımızı sordu, Gazeteye geldi, “Gözlerine dikkat et, sen bu memlekete lazımsın” demeği de ihmal etmedi.
Ankara’da bir işimiz vardı. Yılmaz Işık aradı “-Reis Bülent Atasayan vefat etmiş şeklinde bir haber aldım ama tam olarak doğrulatamadım, bakabilirmisin durum nedir ?” bilgisini verince telefonunu çevirdik, “-İnşallah gelen haber doğru değildir bir rahatsızlık geçiriyordur, sağlığı yerindedir”, diye düşünürken telefona oğlu Alkış’ın eşi çıktı, ağlayarak “-Maalesef sabah saatlerinde geçirdiği kalp krizi sonucu vefat etti, acımız çok büyük, İstanbul’dan cenazeyi almaya geldik, Perşembe günü toprağa vereceğiz” açıklamasını yapınca şok olduk.
Bu dünyadan bir Bülent Atasayan geçti, Mert-Dürüst-Dost canlısı, memleketini, Vatanını, Bayrağını ölümüne seven , en iyi zamanda ve en önemli noktalarda siyaset yapmasına rağmen kursağından bir lokma haram geçmeyen aksine mal varlığı azalan dünya iyisi bir insan bu dünyaya veda etti.
Söyleyecek, yazacak fazla bir şey yok, Hayatımızın her döneminde “-Eğer bir gün siyaseten bir noktada olursak Allah bize Bülent Atasayan gibi temiz şaibesiz bir dönem nasip etsin” şeklindeki temennilerimizi nerede ise bilmeyen, duymayan yok gibidir.
Hayatını kaybeden Bülent Atsayan’a, Allah’tan rahmet, ailesine sabır niyaz ediyoruz, dileğimiz bu dünyada Atasayan gibi insanların daha fazla olması, Onun gibi insanların bulunduğu bir dünyanın daha yaşanabilir olacağını çok ama çok iyi biliyoruz.
Mekanı Cennet olsun..