Bizim SGK’ya prim ödemeye başladığımız tarih 1978 yılıdır. O dönem Başbakanlık koltuğunda Bülent Ecevit’in de bulunması dolayısı ile bizim ilk sigorta primimiz rahmetli Ecevit’e ödediğimizi söylemek yanlış olmaz.
Geçen süre içerisinde biz rahmetli Süleyman Demirel başbakanlığındaki hükümete de SGK primi ödedik. 12 Eylül 1980 ihtilali sonra beşli cuntanın başı Kenan Evren’e de SGK primi ödemeye devam ettik. 1983 yılında Turgut Özal başbakanlığındaki ANAP hükümetine de.
Turgut Özal sonrası yeniden Süleyman Demirel hükümetine SGK Primi ödedik, Rahmetli Demirel Cumhurbaşkanı oldu, bu kez de onun yerine başbakan Olan Tansu Çiller hükümetine prim ödedik.
1995 yılında Rahmetli Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller ortaklığında kurulan hükümet için de SGK prim ödememiz devam etti, sonrasında Mesut Yılmaz başkanlığındaki hükümete, Yıldırım Akbulut’a, daha sonra Bülent Ecevit’in başkanlığında Devlet Bahçeli ve Mesut Yılmaz ortaklığında kurulan hükümete de hiç durmadan prim ödedik.
Prim ödeme aşkımız 03 Kasım 2002 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulan AK Parti iktidarında ama yasaklı olduğu için onun yerine başbakanlık yapan Abdullah Gül döneminde de devam etti, Siirt’te yapılan ara seçimde milletvekili seçilerek Başbakan olan Erdoğan döneminde de yine SGK primi ödedik.
Nihayet 2010 yılının başlarında SGK bizim bu prim ödeme sevdamızdan olağanüstü etkilenmiş olacak ki “Yüksel Ercan 1978 yılından bu tara yani 32 yıldır prim ödüyorsun, bu kadar ödeme yaptığın yeter, evraklarını topla getir seni emekli edeceğiz” çağrısında bulundu.
Emeklilik işlemlerimiz tamamlanmış olacak ki SGK bizi 01 Temmuz 2010 tarihi itibarı ile çalışan Yüksel Ercan’dan, Emekli Yüksel Ercan sınıfına ayırıp maaş bağladı sonrada milyonlarca emeklinin içerisine bizi de dahil ederek kendisine göre görevini tamamlamış oldu.
Dikkat edilirse kronolijik bir sıralama yaptığımızda daha çok sağ-Milliyetçi-Muhafazakar hükümetler olmak üzere kısa bir süre içerisinde Bülent Ecevit- Erdal İnönü- Murat Karayalçın ve Hikmet Çetin’inde iktidarda bulunduğu ve geçen 32 yıllık süre içerisinde iktidara gelmeyen siyasi akımın nerede ise kalmadığı bir gerçeği hatırlatmaya çalıştık.
32 yıl SGK Primi ödeyen ve hayatında aspirin bile kullanmamış bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak bizimde düşüncemiz “ilerleyen günlerde 32 yıl prim ödediğimiz SGK’dan beklentimiz herhangi bir hastalık yada rahatsızlıkla karşı karşıya kaldığımızda bize ek bir maliyet getirmeden tedavi olmamızdır” şeklindeydi yanılmışız, hemde ne yanılma.
Son 15 gündür sol gözümüzde başlayan ve nihayetinde bizi ameliyat masasına yatıran rahatsızlığımızın başında da işin doğrusu SGK’nın bize ek bir maliyet getirmeyeceğine Sosyal bir devlette yaşayan vatandaş olarak sonuna kadar inanıyorduk, ancak bize “Kesinlikle ameliyat” teşhisi koyan her iki sağlık kuruluşunun hekimleri de “Yüksel Bey sizin operasyonunuz 14 bin ila 16 bin liraya yapılabilir eğer uygun görürseniz sizi 2 gün içerisinde ameliyat eder gözünüzü de eski sağlığına kavuştururuz” dediler.
Bu rakamı söyleyen hekimlere “Yahu arkadaşlar etmeyin eylemeyin burası sosyal bir devlet, Sağlıkta çağ atlıyoruz, siyasetçilerimiz hiç kimse sağlık kuruluşlarında para ödemeden tedavi olacaklar diyor, sizde göz ameliyatı için 16 bin lira istiyorsunuz, bunun hangisi doğru” diye sorsak ta işin doğrusu hiçbir mesafe alamadık.
Arkasından Ameliyat olduğumuz KOÜ Umuttepe Araştırma hastanesinde de para ödemeyeceğimizi düşünürken 4 bin lira ile çıkabildik, o andan sonra da sağlık ile ilgili bize anlatılan bütün bilgilerin Hikaye olduğunu bire bir yaşayarak anlamış olduk.
Özel bir hastanede 16 bin lira olan bir ameliyat araştırma hastanesinde neden 4 bin lira, eğer araştırma hastanesi Devlet Hastanesi neden 4 bin lira ücret alıyor, Bu ücreti veremeyen vatandaşların durumu ne yönde ilerliyor.? soruları da ister istemez anlamsız kalıyor.
Zengin bir şekilde kendisini tedavi ettirecek sağlık kuruluşları bulabiliyor, yurt içinde derdine derman bulmadığında başta ABD olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde tedavi olup sağlıklı bir şekilde işinin başına dönebiliyor, ancak parası olmayan, o sağlık kuruluşunda bir tanıdık bulamayan garip vatandaş ise göz göre göre bir sürü olumsuzluğa yönlendiriliyor.
Bizim gibi 32 yıl prim ödeyende hiç ödemeyen vatandaşımızda devletine ve devletinin sağlık kuruluşlarına inanmalıdır, güvenmelidir, elini kolunu sallaya sallaya girdiği sağlık kuruluşundan hiçbir üret ödemeden sağlıklı bir şekilde ayrılmalıdır ki Sosyal bir devlette yaşamanın keyfini çıkartabilsin.
En basit bir fıtık ameliyatına 10 bin lira, bir sezaryen ile doğum ameliyatına 7-8 bin lira istendiği bir sektörde hiç kimse “Bu ülkede Sağlıkta çağ atladık” masalı anlatmasın, bize inanmayanlarda sabah erken saatlerden itibaren herhangi bir Hastanenin önüne gitsinler.
O zaman durumun ne kadar acı ne kadar vahim olduğunu anlayacaklardır.
SGK bir an önce var olan bu fiyat farkını ortadan kaldıracak düzenlemeleri hayata geçirmelidir, aksi takdirde o çok güvendiğimiz “Sosyal Devlet” anlayışına inanan hiçbir Allah kulu kalmayacaktır.