Akromegali tanısında gecikmeyin!

Akromegali tanısında gecikmeyin!

Yavuz ERCAN
Yavuz ERCAN
14 Nisan 2018 Cumartesi 19:01
Akromegali tanısında gecikmeyin!


Halk arasında 'Büyüme hastalığı' olarak bilinen akromegalide, tanı konulmasına kadar geçen 6 yıllık süre kalıcı hasar riskini artırıyor. Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç.Dr. Dilek Karakaya Arpacı, "Erişkin dönemde yıllar içinde el, burun, alın, ayak ve çenede ortaya çıkan büyümeyle kendini gösteren akromegali hastalarında, tanı ve tedaviye geç kalınması, şeker hastalığı, kalp yetmezliği, yüksek tansiyon, solunum hastalıkları ve çeşitli kanserlerin gelişme riskini artıyor" şeklinde konuştu.

AKROMEGALİ HASTALIĞI NEDİR?

Akromegali hastalığının hipofiz bezi ve büyüme hormonlarıyla ilgili olduğunu belirten Doç. Dr. Dilek Arpacı, "Hipofiz bezi, beynin alt kısmında bulunan 0,5 gr ağırlığında hormon salgılayan bir organdır. Büyüme hormonu ise, ergenlik çağında boyumuzun uzamasından sorumlu olan ancak erişkin yaşta da hafıza ve zihinsel fonksiyonların düzenlenmesi, vücut yağ ve kas oranlarının düzenlenmesi, kemik dokusunun sağlamlaştırılması, kalp hastalıkları riskinin azaltılması gibi birçok fonksiyonu vardır. 
Akromegali ise hipofiz bezinde bulunan iyi huylu bir tümörden büyüme hormonunun (BH) kontrolsüz salınımına bağlı olarak gelişen klinik duruma denir. Ortalama vaka sayısı milyonda 38 ile 80 arasında iken yeni tanı vakası milyonda 3–4/yıl olarak bilinir. Belirtiler çok yavaş oluştuğu için çoğu hasta hastalık başladıktan 5-7 yıl sonra tanı konmaktadır" diye açıkladı.

AKROMEGALİ HASTALIĞINDA GÖRÜLEBİLECEK ŞİKAYETLER NELERDİR?

Doç.Dr. Arpacı, Akromegali, büyüme hormon aşırı salgılanmasının oluşturduğu metabolik etkileri olduğunu anlattı: 

BH artışının yarattığı bulgular kemik ve bağ doku artışı nedeniyle oluşan şikayetler vardır. Bunlar, ayakkabı numarasında artış, yüzüklerin dar gelmesi, çenenin öne doğru çıkması, diş aralarında açılma , cilt kalınlığında artışla,  aşırı terleme,  kistik akneler, akantozis nigrigans denen (kadifemsi koyu renk değişikliği), et benleridir (skin tag),  yüz hatlarında kabalaşma, çenede belirginleşme, dişlerde ayrışma, kireçlenme, karpal tünel sendromu (bileklerde bağ doku kalınlaşmasına bağlı sinir basısı %20 olguda ), bacak kaslarında güçsüzlük, uyku apne sendromu denilen solunum yollarındaki doku artışına bağlı  gibi bulgular ( %90), dilde, tiroid, tükrük bezi, karaciğer ve dalakta prostatta büyüme olabilir. Akromegali, büyüme hormon aşırı salgılanmasının oluşturduğu metabolik etkileri vardır. 

Bunlar ise insülin direnci, prediyabet, diyabet (şeker hastalığı), hipertansiyon (tansiyon yüksekliği %30 hastada), hiperlipidemi (kolesterol yüksekliği), kalp yetersizliği, kalp büyümesi. Ayrıca hipofiz adenomunun oluşturduğu direkt kitle etkisi ile ilişkili şikayetlere neden olur.  Ayrıca baş ağrısı, görmede bozukluk,  halsizlik, terlemede artışı ve cinsel fonksiyonlarda azalma, diğer hormon eksiklikleri 

Akromegalik hastalarda en sık ölüm nedeni kardiyovasküler hastalıklar, solunum hastalıkları ve kanserlere bağlıdır. Normal popülasyona göre 2-4 kat artmaktadır. Akromegali de kolon (kalın barsak) polip %30 oranında görülür ve kolon barsak kanser riski artmıştır. Ayrıca tiroid nodül ve tiroid kanser riski de artmıştır.


AKROMEGALİ HASTALIĞINDA TANI VE TEDAVİ 

Akromegali tanısı hastadan klinik olarak şüphe oluşması halinde veya tesadüfen çekilmiş olan beyin görüntülemeleri sırasında tespit edilen iyi huylu hipofiz tümörlerin tetkiki sırasında konabilir. Hastadan şüphelenildiği zaman tanı amaçlı bir takım testler yapılır. Serum İGF-1 (Somatomedin) değerinin ölçümü ilk basamak olmalıdır. İGF-1 ülkemizin yaş ve cinsiyet göz önüne alınarak hazırlanmış yüzde eğrilerine göre değerlendirilmelidir. 

Diğer bir testimiz ise şeker yükleme testi sırasında hastaya 75 gr şeker ihtiva eden şekerli su içirilir ve 0, 30, 60, 90 ve 120. dakikalarda hastanın büyüme hormonu değerleri ölçülür. Biyokimyasal görüntülemeden sonra hipofiz görüntülemesi yapılmalıdır. Eğer bası yapan bir durum varsa görme alanı yapılmalıdır. Tedavide üç yöntem kullanılır. Tedavide ilk seçenek cerrahi müdahaledir. İkinci seçenek ilaç tedavisi son seçenek ise radyoterapi yani ışın tedavisidir.

Anestezi riski taşıyan, ek hastalıkları olan çok ileri yaştaki cerrahi yapılamayacak hastalarda ilk tedavi ilaç tedavisi olabilir. Bazı hastalarda tümör boyutuna, cerrahi düzelmenin tam olarak sağlanıp sağlanmamasına göre cerrahi tedavi tekrarlanabilir. Cerrahi tedavi sonrasında hastalar klinik düzelmeyi günler içerisinde fark edebilirler. Tam olarak iyileşmenin değerlendirilmesi ise ameliyat sonrası 3. ayda yapılmalıdır. 3. aydaki değerlendirmeler sırasında büyüme hormonu, IGF-1 düzeyleri yanında tekrar şeker yükleme testinde hormon yanıtı da değerlendirilmeli ve gerekirse hipofiz MRI istenmelidir.

Küçük tümörlerde cerrahi başarı daha yüksek iken, büyük tümörlerde daha düşüktür. Akromegali ameliyatlarından sonra hipofizden salgılanan diğer hormonlarda bir takım bozukluklar, eksiklikler gelişebilir. Hastanın endokrinoloğu tarafından ameliyat sonrası diğer hormonların işleyişi değerlendirilir ve eksiklik varsa mutlaka yerine konulur.

AKROMEGALİ HASTALARI BAZI TARAMALAR İLE TAKİP EDİLMELİDİR!

Tanı anında hastalar EKG ve ekokardiyografi ile kardiyolojik etkiler amacıyla değerlendirilmelidir. Bağırsak kanseri ve bağırsak poliplerinin artmış sıklığı nedeniyle tanı anında kolonoskopi ile taramalar ile takip edilmeli. Bağırsak kanseri ya da polip olmayan hastalarda bu taramanın 5 yıl sonra tekrar edilmesi planlanırken, riskli hastalarda daha erken kontroller yapılmalıdır. 

Kadın hastalarda meme muayenesi, meme ultrasonografisi ve gerekirse mamografi ile meme kanseri taraması, erkelerde prostat kanseri taramaları yapılmalıdır. Son yıllarda akromegali hastalarında artan tiroid kanseri sıklığı nedeniyle tiroid ultrasonografisi ile tiroid nodülleri değerlendirilmeli ve gerekirse biyopsi yapılmalıdır. Şüpheli lezyonların tedavisi planlanmalıdır. 

Akromegali hastalarında uyku apne sendromu %90 sıklıkta tespit edilmekte ve genellikle horlama ile birlikte seyretmektedir. Hastalarda gece uyku sırasında solunum zorluğu meydana gelebilir. Uyku apne açısında hastaların tanı anında ve sonrasında yıllık uyku laboratuvarlarında polisomnografik çalışmalar ile taranması gerekmektedir.

Akromegali süregen bir hastalıktır ve komplikasyonları hastaların yaşam kalitesi üzerinde olumsuz etkilere neden olabilir. Bu yüzden hastaların endokrinoloğu ile düzenli olarak görüşmesi, muayenelerini aksatmamaları, remisyonda olan hastaların da yıllık kontrollerine gitmeleri çok önemlidir. 


Son Güncelleme: 14.04.2018 19:03
Yorumlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner51

banner34

banner38

banner57

banner33

banner37